I went with the women so that I could guide them around Nagasaki.
- Nagasaki çevresinde onlara rehberlik edebilmem için kadınla birlikte gittim.
The dog ran around and around.
- Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
The students around her were talking about the test.
- Onun çevresindeki öğrenciler testten bahsediyordu.
They roamed about the forest.
- Onlar ormanın çevresinde dolaştı.
The destruction of the environment is appalling.
- Çevrenin tahribi dehşet vericidir.
He is the minister responsible for the environment.
- O, çevreden sorumlu bakandır.
Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
- Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
This house is environmentally friendly.
- Bu ev çevre dostudur.
Her house is in the neighborhood of mine.
- Onun evi benimkinin çevresindedir.
On New Year's Day, many people visit neighborhood shrines.
- Yeni Yıl Günü, birçok kişi, çevre türbelerini ziyaret eder.
The new jet circles the globe in twenty-four hours.
- Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.
We grew up within our family circle.
- Ailemizin çevresinde yetiştik.
How do you derive the length of the circumference? I've forgotten.
- Çevrenin uzunluğunu nasıl çıkarırsınız? Ben unuttum.
Most castles have a moat surrounding them.
- Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
- Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
She found it was difficult to adapt herself to her new surroundings.
- Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.
You must assimilate into new surroundings.
- Yeni çevreyi benimsemelisin.
Mrs Ogawa is familiar with this neighbourhood.
- Bayan Ogawa bu çevreyi iyi biliyor.
Do you know this neighbourhood?
- Bu çevreyi biliyor musun?
Money counts for much in political circles.
- Politik çevrelerde para çok önemlidir.
The new jet circles the globe in twenty-four hours.
- Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.
Despite the efforts of environmentalists, the deforestation of the region continues.
- Çevrecilerin çabalarına rağmen bölgenin ormansızlaşması devam ediyor.
Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
- Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
A strange atmosphere surrounds the visitor in this room.
- Bu odada garip bir atmosfer ziyaretçiyi çevreliyor.
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
Ecology is the study of living things all around us.
- Ekoloji tüm çevremizde yaşayan şeylerle ilgili çalışmadır.
There's a post office in the vicinity.
- Bu çevrede bir postane var.
We've chosen a hotel in the vicinity of the museum.
- Müzenin çevresinde bir otel seçtik.
Music surrounds our lives like air.
- Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
He soon got used to the new surroundings.
- Kısa sürede yeni çevreye alıştı.