çevresi

listen to the pronunciation of çevresi
Türkisch - Englisch
round
To address or speak to in a whisper, utter in a whisper
Convenient for rounding other numbers to; for example, ending in a zero

One hundred is a nice round number.

Plump
To advance to home plate

And the runners round the bases on the double by Jones.

Circular or cylindrical; having a circular cross-section in one direction

We sat at a round table to make conversation easier.

Uttered or emitted with a full tone; as, a round voice; a round note
{s} circular, ring-shaped, rounded
To grow round or full; hence, to attain to fullness, completeness, or perfection
(often plural) a series of professional calls (usually in a set order); "the doctor goes on his rounds first thing every morning"; "the postman's rounds"; "we enjoyed our round of the local bars"
pronounce with rounded lips
A meeting of the contracting parties of the General Agreement on Tariffs and Trade of 1947 to participate in multilateral trade negotiations
attack in speech or writing; "The editors of the left-leaning paper attacked the new House Speaker"
Repeating or iterating some function a number of times So singing Row Row Your Boat over and over again would be singing it in rounds
To whisper
Spherical; shaped like a ball; having a circular cross-section in more than one direction
On all sides; around
In circumference; as, a ball is ten inches round
A series of changes or events ending where it began; a series of like events recurring in continuance; a cycle; a periodical revolution; as, the round of the seasons; a round of pleasures
The step of a ladder; a rundle or rung; also, a crosspiece which joins and braces the legs of a chair
arkadaş çevresi
entourage
çevre
{i} environment

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

The destruction of the environment is appalling. - Çevrenin tahribi dehşet vericidir.

çevre
environmental

Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction. - Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.

Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle. - Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.

çevresi geniş
sociable
çevresi geniş
well connected
çemberin çevresi
(Coğrafya) Circumference
çevre
{i} neighborhood

I don't know this neighborhood too well. - Ben bu çevreyi çok iyi bilmiyorum.

Her house is in the neighborhood of mine. - Onun evi benimkinin çevresindedir.

çevre
circle

Certain circles keep saying the same thing insistently. - Bazı çevreler aynı şeyi ısrarla söyleyip duruyorlar.

The new jet circles the globe in twenty-four hours. - Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.

çevre
{i} compass
çevre
(Nükleer Bilimler) periphery
çevre
contour
çevre
ambient
çevre
circumference

How do you derive the length of the circumference? I've forgotten. - Çevrenin uzunluğunu nasıl çıkarırsınız? Ben unuttum.

çevre
{i} ambit
çevre
{i} society
çevre
perimeter
çevre
{i} surrounding

Most castles have a moat surrounding them. - Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.

He soon got used to the new surroundings. - Kısa sürede yeni çevreye alıştı.

arkadaş çevresi
company
daire çevresi
radius
daire çevresi
girth
kaza çevresi
(Kanun) jurisdiction
meme başı çevresi
areola
okul çevresi
school environment
seçim çevresi
constituency
sınıf çevresi
classroom environment
çevre
locality
çevre
surroundings

She found it was difficult to adapt herself to her new surroundings. - Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.

He soon got used to the new surroundings. - Kısa sürede yeni çevreye alıştı.

çevre
(Bilgisayar) outboard
çevre
circuit
çevre
connexion
çevre
precincts
çevre
peripheral
çevre
precinct
çevre
neighbourhood

There are a lot of horses in my neighbourhood. - Çevremde bir sürü at var.

Mrs Ogawa is familiar with this neighbourhood. - Bayan Ogawa bu çevreyi iyi biliyor.

çevre
connection
çevre
(Tıp) setting
çevre
nearing
çevre
neigbourhood
çevre
frame
çevre
outskirts
çevre
vicinage
çevre
environmental considerations
çevre
circles

Certain circles keep saying the same thing insistently. - Bazı çevreler aynı şeyi ısrarla söyleyip duruyorlar.

The new jet circles the globe in twenty-four hours. - Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.

çevre
(Dilbilim) context
çevre
(Ticaret) commons
çevre
region

Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction. - Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.

Despite the efforts of environmentalists, the deforestation of the region continues. - Çevrecilerin çabalarına rağmen bölgenin ormansızlaşması devam ediyor.

çevre
environs
çevre
medium
çevre
(Askeri) proximity
çevre
(daire) radius
çevre
sphere
çevre
ambience
çevre
atmosphere

A strange atmosphere surrounds the visitor in this room. - Bu odada garip bir atmosfer ziyaretçiyi çevreliyor.

çevre
premises
çevre
ecological
kültür çevresi
cultural environment
çevre
adjacencies
çevre
climate

ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency. - ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.

çevre
the environment
çevre
ecology

Ecology is the study of living things all around us. - Ekoloji tüm çevremizde yaşayan şeylerle ilgili çalışmadır.

Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı
(Hukuk) United Nations Conference on the Human Environment
Viyana çevresi
(Pisikoloji, Ruhbilim) Vienna circle
aile çevresi
family circle
akraba çevresi
collateral kin
arkadaş çevresi
circle of friends
bayan göğüs çevresi
(Tekstil) breast girth
buzul çevresi
periglacial
daire çevresi
circumference
daire çevresi
geom . circle, line describing a circle
daire çevresi
girt
daire çevresi
circuit
edebiyat çevresi
the republic of letters
kutup çevresi akıntısı
(Çevre) circumpolar flow
nehir çevresi
(Çevre) river environments
sanat çevresi
the region of art
sayfa çevresi
page frame
seçim bölgesi/çevresi
election district
temas çevresi
(Çevre) contact boundary
yetki çevresi
(Kanun) judicial district
yıldız çevresi
(Astronomi) circumstellar
Çevre
(Tıp) orbiculus
çevre
milieu
çevre
(a person's) circle of friends and acquaintances
çevre
purlieus
çevre
girth
çevre
entourage
çevre
vicinity

We've chosen a hotel in the vicinity of the museum. - Müzenin çevresinde bir otel seçtik.

There's a post office in the vicinity. - Bu çevrede bir postane var.

çevre
perimeter, encompassing limits, periphery, circumference
çevre
monde
çevre
surroundings, environs; vicinity, neighborhood: Çankırı çevresinde in the vicinity of Çankırı
çevre
surroundings; environs, environment; vicinity, neighbourhood; milieu, social surroundings, circle; people in one's circle; circumference, periphery, circuit
çevre
ambiance
çevre
circle, group of people who share a common interest or pursuit
çevre
domain
çevre
natural environment, environment; habitat
çevre
embroidered handkerchief. Ç
çevre
neighbourhood [Brit.]
çevre
surround

I found it pretty hard to adjust to my new surroundings. - Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.

Music surrounds our lives like air. - Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.

çevre
relation
ölçü-çevresi dil
(Dilbilim) informal language
Türkisch - Türkisch

Definition von çevresi im Türkisch Türkisch wörterbuch

çevre
Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit: "Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir."- H. Taner
çevre
Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi
çevre
Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit
çevre
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf: "Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır."- O. Rifat
çevre
Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam: "Her girdiği çevreye kişiliği ile birlikte olgun ve asil bir huzur havası getirirdi."- H. Taner
çevre
Sırma işlemeli mendil: "Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti."- M. Yesarî
çevre
Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü
kültür çevresi
Bir ulusun kültürünü, başka ulusların kültürleriyle ilişki içinde gelişerek katmanlaşmış ve bağlılaşmış bir özellikler bütünü olarak tanımlayan kuram
seçim çevresi
Bir milletvekilinin seçilmiş olduğu bölge
yargı çevresi
Bir mahkemenin yargılama yetkisinin sınırlarını belirleyen coğrafi resmî alan, kaza dairesi
Çevre
etraf
çevre
Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit
çevre
Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst
çevre
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
çevre
Aynı konu ile ilgili bulunan kimselerin tümü, muhit
çevre
Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam
çevre
Sırma işlemeli baş örtüsü, mendil
çevre
Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü; bunların oluşturduğu küçük grup, konteks
çevre
Sırma işlemeli mendil
çevresi
Favoriten