Tom wanted to turn the page.
- Tom sayfayı çevirmek istedi.
Robert was so busy he had to turn down an invitation to play golf.
- Robert o kadar meşguldu ki golf oynamak için bir daveti geri çevirmek zorunda kaldı.
I don't want to translate this sentence.
- Bu cümleyi çevirmek istemiyorum.
It is difficult to translate a poem into another language.
- Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
Translation is easier than reverse translation.
- Çevirmek, ters çevirmekden daha kolaydır.
I want to change ten thousand yen to dollars.
- On bin yeni dolara çevirmek istiyorum.
It is very impolite of him to decline her invitation.
- Onun davetini çevirmek onun kabalığı.
I had to decline his offer.
- Onun teklifini geri çevirmek zorunda kaldım.
I had to decline the invitation because I was ill.
- Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.
It stands to reason that I should decline the offer.
- Öneriyi geri çevirmek zorunda olmam makul görünüyor.
Mary hasn't translated the book yet.
- Mary kitabı henüz çevirmedi.
I have never translated a book.
- Ben bir kitap çevirmedim.
Translation is easier than reverse translation.
- Çevirmek, ters çevirmekden daha kolaydır.
Tom dialed Mary's number and got a busy signal.
- Tom Mary'nin numarasını çevirdi ve meşgul sinyalı aldı.
In case of fire, dial 119.
- Yangın durumunda, 119'u çevir.
The sentence is capable of two interpretations, of which the first is the exact opposite of the other.
- Cümleyi birbiriyle zıt iki farklı biçimde çevirmek mümkün.
Translating this text will be very easy.
- Bu metni çevirmek çok kolay olacak.
I wonder if there is any point in translating proverbs into English.
- Atasözlerini İngilizceye çevirmede bir amacın olup olmadığını merak ediyorum.
Tom converted about half of his yen into dollars and the other half into euros.
- Tom yeninin yaklaşık yarısını dolara ve diğer yarısını avroya çevirdi.
Let's try to convert German into a Romance language.
- Almanca'yı Romen diline çevirmeye çalışalım.
We've got the house surrounded.
- Evin etrafını çevirttik.
I saw them surrounding him.
- Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
I converted my yen into dollars.
- Yenimi dolara çevirdim.
Tom converted about half of his yen into dollars and the other half into euros.
- Tom yeninin yaklaşık yarısını dolara ve diğer yarısını avroya çevirdi.
Lions surrounded Tom on all sides.
- Aslanlar Tom'u her tarafından çevirdi.
The police have surrounded the building.
- Polisler binayı çevirdi.
I saw them surrounding him.
- Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
Please translate sentence for sentence in Tatoeba.
- Lütfen Tatoeba'da cümleyi cümle için çevirin.
Don't translate English into Japanese word for word.
- İngilizceden Japoncaya kelimesi kelimesine çeviri yapmayın.