çevirerek

listen to the pronunciation of çevirerek
Türkisch - Englisch
converting
translating

Tom makes a lot of money translating menus for restaurants. - Tom restoranlar için menüleri çevirerek çok para kazanır.

Tom has never been bored. He spends all of his free time translating sentences. - Tom hiç sıkılmadı. O tüm boş zamanını cümleleri çevirerek harcar.

çevir
(Bilgisayar) dial

In case of fire, dial 119. - Yangın durumunda, 119'u çevir.

I'm afraid you have dialed a wrong number. - Korkarım yanlış bir numara çevirdiniz.

çevir
{f} converting
çevir
{f} slue
çevir
{f} translating

I wonder if there is any point in translating proverbs into English. - Atasözlerini İngilizceye çevirmede bir amacın olup olmadığını merak ediyorum.

Translating that text will be very easy. - O metni çevirmek çok kolay olacak.

çevir
{f} slew
çevir
surround by
çevir
{f} convert

Let's try to convert German into a Romance language. - Almanca'yı Romen diline çevirmeye çalışalım.

I converted my yen into dollars. - Yenimi dolara çevirdim.

çevir
surround

I saw them surrounding him. - Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.

We've got the house surrounded. - Evin etrafını çevirttik.

çevir
{f} converted

I converted my yen into dollars. - Yenimi dolara çevirdim.

Tom converted about half of his yen into dollars and the other half into euros. - Tom yeninin yaklaşık yarısını dolara ve diğer yarısını avroya çevirdi.

çevir
{f} surrounded

The police have surrounded the building. - Polisler binayı çevirdi.

We've got the house surrounded. - Evin etrafını çevirttik.

çevir
{f} rounded
çevir
{f} surrounding

I saw them surrounding him. - Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.

çevir
{f} diverted
çevir
translate

Please translate sentence for sentence in Tatoeba. - Lütfen Tatoeba'da cümleyi cümle için çevirin.

Can computers actually translate literary works? - Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi?

çevir
assemble
otları çevirerek kurutmak
ted
tersine çevirerek
obversely
çevir
dialling
çevir
{f} flip

Tom flipped through the pages of the magazine. - Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.

Tom opened the book and flipped through the pages. - Tom kitabı açtı ve sayfaları çevirdi.

çevirerek
Favoriten