His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
His actions always contradicted his word.
- Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.
Tom and Mary contradict each other all the time.
- Tom ve Mary her zaman birbirleriyle çelişiyor.
Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language.
- Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.
Tom is feeling conflicted.
- Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.