çeliş

listen to the pronunciation of çeliş
Türkisch - Englisch
conflict with

His opinion is in conflict with mine. - Onun fikri benimkiyle çelişiyor.

contradict

The minister contradicted his own statement. - Bakan kendi ifadesiyle çelişti.

Tom and Mary contradict each other all the time. - Tom ve Mary her zaman birbirleriyle çelişiyor.

{f} conflicting

Tom had conflicting feelings. - Tom'un çelişkili duyguları vardı.

Layla's conflicting testimony confused the court. - Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.

{f} conflict

I have conflicting feelings about my childhood. - Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.

His behavior conflicts with what he says. - Onun davranışı söylediği ile çelişiyor.

çel
tempted
Türkisch - Türkisch

Definition von çeliş im Türkisch Türkisch wörterbuch

çel
Yeni biçilmiş ot
çeliş
Favoriten