His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
The minister contradicted his own statement.
- Bakan kendi ifadesiyle çelişti.
Tom and Mary contradict each other all the time.
- Tom ve Mary her zaman birbirleriyle çelişiyor.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.
Layla's conflicting testimony confused the court.
- Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.
His behavior conflicts with what he says.
- Onun davranışı söylediği ile çelişiyor.