çekimli

listen to the pronunciation of çekimli
Türkisch - Englisch
synthetical
synthetic
flexional
gram. inflectible; declinable; conjugable
attractive, alluring
declinable
çekim
filming
çekim
draw

They were drawn to each other by a magnetic attraction. - Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.

çekimli fiil
Transitive verb
çekimli eylem gram
finite verb
çekim
{i} pull

Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus. - Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.

çekim
{i} shot

She needs another DPT shot. - Onun başka bir DTP çekimine ihtiyacı var.

Tom used to be a big shot lawyer. - Tom büyük bir çekim avukatıydı.

çekim
{i} gravity

Mars's gravity is 38% of Earth's gravity. - Mars'ın yer çekimi Dünya'nın yer çekiminin %38'idir.

Newton's law of gravity is a mathematical description of the way bodies are observed to attract one another, based on many scientific experiments and observations. - Newton'un yer çekimi kanunu organların birbirini çekme tarzıyla ilgili birçok bilimsel deney ve gözlemlere dayalı matematiksel bir anlatımdır.

çekim
proportion

The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass. - İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.

çekim
draught
çekim
affinity
çekim
(Denizbilim) haul
çekim
drawing
çekim
appeal
çekim
{i} shoot

The shooting started around noon. - Çekim yaklaşık öğleyin başladı.

Did Tom say anything about the shooting? - Tom çekim hakkında bir şey söyledi mi?

çekim
accidence
çekim
camera shooting
çekim
lure
ağır çekimli
slow motion
ağır çekimli film
slow motion picture
ağır çekimli film
slow motion
düzensiz çekimli
heteroclite
düzensiz çekimli ad
heteroclite
çekim
force of gravity

The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass. - İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.

çekim
inflexion
çekim
attraction; inflection, declination, conjugation; shot, take
çekim
shooting

Shooting from a low angle makes your legs appear longer. - Düşük açıdan çekim yapmak bacaklarınızı daha uzun gösterir.

The shooting started around noon. - Çekim yaklaşık öğleyin başladı.

çekim
inflection
çekim
(a) draw, (a single act of) drawing
çekim
gravitation

Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus. - Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.

The strength of the gravitational force reduces quickly with distance. - Çekim gücü mukavemeti mesafe ile hızlı bir şekilde azalır.

çekim
cin. (a) take
çekim
flexional
çekim
the quantity drawn at one time
çekim
declension

In Latin there are five declensions. - Latincede beş çekim vardır.

çekim
slang a sniff (of snuff)
çekim
graceful appearance, well-proportioned shape
çekim
gram. inflection; declension; conjugation
çekim
flection
çekim
phys., (Astronomi) attraction
çekim
conjugation

My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along. - Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.

Swedish verbs are generally divided into four conjugations. - İsveççe fiiller genellikle dört çekime ayrılır.

çekim
attraction

They were drawn to each other by a magnetic attraction. - Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.

The mass of the planets is calculated according to the law of universal attraction. - Gezegenlerin kütlesi evrensel çekim yasasına göre hesaplanır.

çekim
flexion
çekim
gravitational

Juno will map Jupiter's gravitational and magnetic fields. - Juno Jüpiter'in yer çekiminin ve manyetik alanlarının haritasını yapacak.

Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus. - Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.

çekim
(Tekstil) draft
çekim
variation
Türkisch - Türkisch
Çekim ekleri alabilen
Çekimi olan, alımlı, cazibeli, cezp edici
Çekimi olan, alımlı, cazibeli, cezp edici: "Görüntüsü çok daha çekimli."- Ç. Altan. Çekim ekleri alabilen
çekimli fiil
Kip, zaman ve kişi eklerini almış fiil
Çekim
tasrif
Çekim
traksiyon
Çekim
cazibe
çekim
Herhangi bir cismin, başka bir cismi kendine doğru çekme gücü, cazibe
çekim
Fiillerin çeşitli zaman, kişi ve kiplere, isimlerin de isim hâllerine göre uğradıkları değişiklikler, tasrif
çekim
Alıcının sürekli olarak bir kez çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası, plan
çekim
Çekme işi
çekimli
Favoriten