Definition von çeken im Türkisch Englisch wörterbuch
- suffering
- pulling
Sami and Layla seemed like two magnets pulling towards each other.
- Sami ve Leyla birbirlerine doğru çeken iki mıknatıs gibi görünüyorlardı.
I saw a horse pulling a cart.
- Ben araba çeken bir at gördüm.
- subject to
- subject
- puller
- shrinker
- subordinate to
- tractive
- çeken kimse
- sufferer
- çeken taraf
- piquancy
- acı çeken
- suffering
- oral çeken kimse
- (Argo) cocksucker
- çek
- cheque
She opened her purse and took out her chequebook.
- Cüzdanını açtı ve çek defterini çıkardı.
As soon as I received the cheque, I went to the bank.
- Çeki alır almaz bankaya gittim.
- gurbet çeken
- homesick
- ilgi çeken kimse
- draw
- ilgi çeken olay
- draw
- nem çeken
- (Gıda) hygroscopic
- sakso çeken kimse
- (Argo) cocksucker
- yokluk çeken
- destitute
- yokluk çeken
- poverty-stricken
- çek
- drafting
- çek
- (Ticaret) check cheque
- çek
- draught
- çek
- (Otomotiv) non-return valve
- çek
- (Kanun) bill of exchange
- çek
- pull
The two children pulled at the rope until it broke.
- İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.
I need a tool for pulling weeds in my garden.
- Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.
- çek
- pull on
- çek
- {f} shrunk
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
- Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
My jeans have shrunk.
- Kot pantolonum çekti.
- çek
- suffer from
He used to suffer from severe nasal congestion.
- O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.
Some people in the world suffer from hunger.
- Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
- çek
- {f} shrinking
- çek
- drew
She drew her gun and said:
- Silahını çekti ve dedi :
Taro drew 10,000 yen from the bank.
- Taro bankadan 10.000 yen çekti.
- çek
- {f} haul
- çek
- draw away
- çek
- roll up
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
- çek
- pop
- çek
- shrink back
- çek
- acquittance
- çek
- attract
Jon is far more attractive than Tom.
- Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
- çek
- {f} hauling
- çek
- yank
Tom yanked the plug from the wall.
- Tom fişi duvardan çekti.
Tom yanked Mary's ponytail.
- Tom Mary'nin at kuyruğu saçını çekti.
- çek
- of check
- çek
- cheques
- çek
- inflect
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
- O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
- acı çeken kimse
- sufferer
- atalara çeken
- atavistic
- dikkat çeken
- salient
- dikkat çeken şey
- stopper
- dikkat çeken şey
- cynosure
- dikkat çeken şey
- eye catcher
- film çeken kimse
- cinematographer
- güneşin fotoğrafını çeken alet
- heliograph
- hasret çeken
- yearner
- hasret çeken
- wistful
- hazımsızlık çeken
- dyspeptic
- hazımsızlık çeken kimse
- dyspeptic
- her yayını çeken alıcı
- all wave receiving set
- hızlı silah çeken
- quick on the draw
- ilgi çeken dava
- cause celebre
- ilgi çeken kimse
- cynosure
- ilgi çeken oyun
- drawcard
- ilgi çeken oyun
- drawing card
- ilgi çeken şey
- interest
- içine çeken kimse
- inhaler
- müşteri çeken ucuz mal
- leader
- nefes darlığı çeken
- short of breath
- nem çeken-yaş içeriği
- (Gıda) hygroscopic-moisture content
- nem çeken-yaş içeriği
- (Gıda) hygroscopic moisture content
- nutuk çeken kimse
- speechifier
- nutuk çeken kimse
- orator
- papazın verdiği cezayı çeken kimse
- penitent
- soluk çeken
- inhalant
- top çeken
- (Askeri) artillery mule
- top çeken katır
- (Askeri) artillery mule
- uykusuzluk çeken kimse
- insomniac
- vatan hasreti çeken
- homesick
This song makes me homesick.
- Bu şarkı beni vatan hasreti çeken yapıyor.
- vicdan azabı çeken
- conscience-stricken
- vücuttan sıvıları emerek çeken alet
- aspirator
- yağ çeken
- oleophilic
- yokluk çeken
- poverty struck
- yokluk çeken
- poverty stricken
- Çek
- (a) Czech
- Çek
- Czech, of the Czechs
- Çek
- {i} Czech
The flag of the Czech Republic is almost the same as that of the Philippines.
- Çek Cumhuriyeti'nin bayrağı Filipinler'inkiyle neredeyse aynıdır.
Prague is the capital of the Czech Republic.
- Çek cumhuriyetinin başkenti Prag'dır.
- Çek
- czechoslovak
- çek
- cheque, check
- çek
- written order from one party directing a bank to pay a specified amount of money to another party
- çek
- of the Czech Republic; of the former nation of Czechoslovakia
- çek
- native or resident of the Czech Republic; resident of the former nation of Czechoslovakia; check
- çek
- {i} check
May I pay with a travelers' check?
- Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
I will pay for it by check.
- Ben onu çek ile ödeyeceğim.
- çek
- rollup
- çek
- lure
Tom was lured into a trap.
- Tom bir tuzağa çekildi.
Layla lured Sami to her house.
- Leyla, Sami'yi evine çekti.
- çek
- pull#on
- çek
- pullon
- çek
- drawaway
- ızdırap çeken
- suffering