There is a crack in the glass.
- Bardakta bir çatlak var.
He stopped up the crack with putty.
- Çatlağı macunla tıkadı.
The hail cracked the window.
- Dolu pencereyi çatlattı.
Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
In severe cases, cracks can form or it can snap apart.
- Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.
My neck snapped when I did a headstand.
- Amuda kalktığımda boynum çatırdadı.