çatallar

listen to the pronunciation of çatallar
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) forks

The general use of forks for eating started in the tenth century A.D. - Çatalların yemek için genel kullanımı milattan sonra onuncu yüzyılda başladı.

Forks go to the left side of the plate, and knives go to the right. - Çatallar tabağın sol tarafına gidecek ve bıçaklar sağa gidecek.

The forks on most bikes do two jobs that is a) hold the wheel to the rest of the bike, and b) control how the wheel moves up and down to absorb bumps Each fork leg contains a spring to support weight and an oil damper to control how fast it extends or compresses
- The sprung metal tubes that connect the front wheel to the motorcycle triple-tree
third-person singular of fork
horizontal tine-like projections, normally suspended from the carriage, for engaging and supporting loads
The gallows (Latin, furca ) Cicero (de Divinitate, i 26) says, "Ferens furcam ductus est, " often quoted in proof that criminals condemned to the cross were obliged to carry their own cross to the place of execution But the ordinary meaning of furca is a kind of yoke to which the hands of criminals were fastened The punishment was of three degrees of severity: (1) The furca ignominiosa; (2) the furca pænalis; and (3) the furca capitalis The first was for slight offences, and consisted in carrying the furca on the shoulders, more or less weighted The second consisted in carrying the furca and being scourged The third was being scourged to death The word furcifer meant what we call a gallows-bad or vile fellow
çatal
fork

All the world is divided into three types of people - finger-users, chopstick-users, and fork-users. - Bütün Dünya üç tip insana bölünmüştür-parmak-kullananlar, çubuk- kullananlar, ve çatal-kullananlar.

Tom mashed the potatoes with a large fork. - Tom büyük bir çatalla patatesleri püre yaptı.

çatal
{s} difficult

Eating yogurt with a fork is somewhat difficult. - Bir çatalla yoğurt yemek biraz zordur.

çatal
selector fork
çatal
grease nipple
çatal
shift fork
çatal
tube yoke
çatal
breasthook
çatal
forks

Give us two knives and four forks, please. - Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.

These are not your forks. - Bunlar sizin çatallarınız değil.

çatal
fork (used for eating, serving, etc.)
çatal
bifurcated
çatal
fork, bifurcation
çatal
prong; branch of a forked object
çatal
two sided
çatal
forked
çatal
prong
çatal
clevis
çatal
fork; prong; forked, bifurcated; ambiguous; (ses) hoarse; (dil) forked
çatal
(word) which has a double meaning
çatal
cracked (voice)
çatal
involved, difficult
çatal
(ağaç) crotch
çatal
(İnşaat) yoke
çatal
britannia
çatal
cloven
Türkisch - Türkisch

Definition von çatallar im Türkisch Türkisch wörterbuch

çatal
İki veya daha çok kola ayrılan değnek
çatal
Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç: "Çatalı elinden düştü, ağzı açık kaldı."- P. Safa
çatal
Bir tür olta iğnesi
çatal
Ucu kollara ayrılmış
çatal
Dallı olan şeylerin her kolu
çatal
İki taraflı
çatal
Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
çatal
Dirgen
çatal
Yol, ağaç gibi, kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
çatal
İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
çatal
Ucu kollara ayrılmış. İki taraflı: "Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar."- Halk türküsü. İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
çatal
On dokuzuncu yüzyıl ingiliz tiyatrosunda panoları tutan direğe verilen ad
çatal
Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç
çatal
piron
çatallar
Favoriten