çakmak(kılıç)

listen to the pronunciation of çakmak(kılıç)
Türkisch - Englisch

Definition von çakmak(kılıç) im Türkisch Englisch wörterbuch

çakmak
lighter

The man lit a cigarette with a lighter. - Adam bir çakmakla bir sigara yaktı.

Burn this picture with a lighter. - Bu resmi çakmakla yak.

çakmak
device for lighting cigarettes
çakmak
land

The landscape was cold and sharp as flint. - Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.

çakmak
(sınav) spin
çakmak
twig
çakmak
(dersten) be ploughed
çakmak
flash
çakmak
cigarette lighter, lighter
çakmak
stick
çakmak
root
çakmak
beetle
çakmak
pitch
çakmak
ground
çakmak
strike

I have a good mind to strike you for being so rude. - Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.

çakmak
gaslighter
çakmak
understand
çakmak
drive
çakmak
tack down
çakmak
ram
çakmak
drive in
çakmak
be plowed
çakmak
lighter, cigarette lighter
çakmak
cotton on to
çakmak
be aware of
çakmak
steel for striking on a flint
çakmak
rumble
çakmak
tack
çakmak
flunk
çakmak
hammer
çakmak
carry
çakmak çakmak bloodshot
(eyes)
çivi çakmak
nail
selam çakmak
say hello
ağaç çivi ile çakmak
peg
başsız çivi çakmak
sprig
beyininde şimşekler çakmak
to have a sudden thought
bir çakmak rica ediyorum
I would like a lighter
fitilli çakmak
(Avcılık) matchlock
gözleri çakmak çakmak olmak
for one's eyes to be bloodshot
gözleri çakmak çakmak olmuş kimse
dragon
hulus çakmak
colloq . to toady, flatter
hulus çakmak
to lick sb's arse, to court
imzayı basmak/çakmak
colloq . to sign, put one's John Henry on
kafasında şimşek çakmak
to get a sudden inspiration
kav çakmak kutusu
tinderbox
kazık çakmak
pale
kazık çakmak
pile
kazık çakmak
drive in a stake
kibrit çakmak
to strike a match
kibrit çakmak
strike a match
koz çakmak
to trump
kızıl çakmak taşı
rose quartz
nal çakmak
to shoe (a horse, any hoofed animal)
nal çakmak
to shoe
pata çakmak
slang to give (someone) a casual (military-style) salute
sınıfta kalmak/çakmak
slang (for a student) to fail a class, fail a grade
sınıfta çakmak
to flunk
çivi çakmak
to drive a nail into
çivi çakmak
to drive a nail
şimşek çakmak
lighten
şimşek çakmak
for lightning to flash
Türkisch - Türkisch
Ağrı ilinde bir yayla
çakmak
Vurmak
çakmak
Saplamak
çakmak
Samsun'da, Abdal Deresi üzerinde, içme suyu temini amacıyla 1985-1988 yılları arasında inşa edilmiş bir baraj
çakmak
Kabul etmeyeceği bir şeyi kurnazlıkla kabul etmesini sağlamak
çakmak
Sezinlemek, anlamak, farkına varmak: "Vallahi çaktı mı çakmadı mı anlayamadım
çakmak
Parıldamak, ışık vermek
çakmak
Çivi ile tutturmak
çakmak
Kazık çakıp hayvan bağlamak
çakmak
Sezinlemek, anlamak, farkına varmak
çakmak
Saplamak: "Bir tanesi altısına yeterken, ben altı kurşunu bir tanesine çakıverdim."- A. Gündüz
çakmak
Kuruyunca kalın kabuk bağlayan kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı
çakmak
Tabanca veya tüfeklerde bulunan tetik düzeni
çakmak
İçki içmek
çakmak
Vurarak sokup yerleştirmek. Çivi ile tutturmak: "İsa'nın ruhu eğer bugün içinden çıkmış olduğu yere inerek bu sahneyi görseydi, kim bilir patriklerini hangi oduna çakardı."- F. R. Atay
çakmak
Anlamak, bilmek
çakmak
Bir şeyi başka bir şeye sürtmek, vurmak veya çarpmak
çakmak
Vurarak sokup yerleştirmek
çakmak
Parasını aldı, tüydü."- S. F. Abasıyanık. İçki içmek
çakmak
Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası: "Nasıl oldu bilmem, eğilip yakarken çakaralmaz çakmak kıvılcım çıkardı."- B. Felek. Çelik, taş, cam, plastik vb. maddeden yapılmış gaz veya benzinle dolu tutuşturma aleti: "Yolun yören bir bak nasıl aydınlanır / Aşk uğruna çakabilsen çakmağı."- F. Halıcı
çakmak
Parıldamak, ışık vermek: "Bütün gözler çakar şimşekler gibi parlıyordu."- A. Ş. Hisar
çakmak
Kabul edilmeyecek bir şeyi kurnazlıkla kabul ettirmek
çakmak
Anlamak, bilmek: "Ay, bu kadın İngilizceden de çakıyor mu?"- N. Araz
çakmak
Sınavda başarısız olmak
çakmak
Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası
çakmak
Bir şeyi başka bir şeye sürtmek, vurmak veya çarpmak: "Genç kadın, hanımninesinin odasından çıkınca kibrit çakarak yürüdü."- P. Safa
çakmak
Çelik, taş, cam, plastik vb. maddeden yapılmış gaz veya benzinle dolu tutuşturma aleti
çakmak
Bir nevi kurabiye
çakmak taşı
Düvenlerin altına çakılan küçük ve kesici taş
çakmak taşı
Demir veya çeliğe sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir tür kuvars
çakmak çakmak
Ateş yakabilmek için çakmağı tutuşturmak
çakmak(kılıç)
Favoriten