The efforts brought about no effect.
- Çabalar sonuç getirmedi.
I'm sure your efforts will result in success.
- Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
We're attempting to correct the problem.
- Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.
All our attempts were in vain.
- Tüm çabalarımız boşunaydı.
All his endeavors proved unsuccessful.
- Onun bütün çabaları başarısız oldu.
My grandfather still endeavors to absorb new ideas.
- Büyükbabam hâlâ yeni fikirleri almak için çabalıyor.
She exerted herself to pass the examination.
- O, sınavı geçmek için çok çabaladı.
Tom struggled to make ends meet.
- Tom geçimini yapmak için çabaladı.
She struggled to get up.
- O kalkmak için çabaladı.
As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
- Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
I'm not very social, but I try to make an effort.
- Ben çok sosyal değilim, ama bir çaba sarfetmeye çalışıyorum.