çağrılı

listen to the pronunciation of çağrılı
Türkisch - Englisch
invited person
invited (person)
çağrı
{i} invitation
çağrı
{i} call

Tom was called down by his boss for coming late to work. - Tom işe geç geldiği için patronu tarafından çağrıldı.

The baby is called Tom. - Bebek Tom olarak çağrılıyor.

çağrı
{i} appeal
çağrı
announce
çağrı
call on

Let's try to make the call once more. - Bir kez daha çağrı yapmaya çalışalım.

çağrı
(Bilgisayar) cue
çağrı
convocation
çağrı
muster call
çağrı
call-up
çağrı
law summons; subpoena, subpoena ad testificandum
çağrı
garnishment
çağrı
vocation
çağrı
(Askeriye) (written) call-up notice, draft notice
çağrı
law (written) summons, process; subpoena, subpoena ad testificandum
çağrı
invitation; summons; call
çağrı
call up
çağrı
citation
çağrı
invitation, call; summons
çağrı
(Askeriye) call-up
çağrı
calling

She heard someone calling for help. - O, yardım çağrısı yapan birini duydu.

The U.S. is calling for an arms embargo against violators of the treaty. - ABD anlaşmayı ihlal edenlere karşı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor.

çağrı
summons

Fadil received a court summons. - Fadıl bir mahkeme çağrısı aldı.

A summons was issued. - Bir çağrı yayınlandı.

çağrı
preconization
çağrı
vocative
Türkisch - Türkisch
Bir toplantıya, bir yere veya birinin yanına çağrılmış kimse, davetli
davetli
Çağrı
çağırı
çağrı
Doğan kuşu
çağrı
Çağrı cihazı
çağrı
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet
çağrı
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet: "Bu gizli çağrı neden icap ediyordu?"- Y. K. Karaosmanoğlu. Çağrı cihazı