This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
- Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
This is the beginning of a new era.
- Bu yeni bir çağın başlangıcıdır.
The revolution brought in a new era.
- Devrim yeni bir çağ getirdi.
The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.
- Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.
I had a call from her for the first time in a long time.
- Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
The other day, I got a call from her.
- Geçen gün ondan bir çağrı aldım.
In this day and age, life without electricity is unimaginable.
- Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
This machine is now out of date.
- Bu makine şimdi çağ dışıdır.
His ideas are up to date.
- Onun fikirleri çağdaş.
Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
- Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
The pyramids were built in ancient times.
- Piramitler antik çağda inşa edildiler.