çırpınmak

listen to the pronunciation of çırpınmak
Türkisch - Englisch
struggle
to be very anxious and worried, agonize
to flutter, to struggle, to flop about; to be all in a fluster, to bustle about
flutter
(for a hooked fish) to struggle; (for a fish that has been landed) to flop about
to try hard, exert every effort
fuss about
to struggle, twist and turn and move one's arms and legs convulsively; to writhe
(for a bird) to flutter its wings, flutter
(for the sea) to break in short and abrupt waves, be choppy, be chopping
flop
bustle about
be all in a fluster
all in a fluster
convulsion
flounder
flick
flap
flitter
flit
flicker
çırpınma
{i} struggle
çırpın
{f} flutter

Her heart fluttered as he entered the room. - Odaya girerken kalbi çırpındı.

çırpın
{f} fluttering
çırpın
{f} flopping
çırpın
{f} flop
çırpın
thrash about
çırpınma
{i} fluttering
çırpınma
convulsion

What must be done when a patient has convulsions? - Bir hastanın çırpınmaları olduğunda ne yapılmalıdır?

çırpınma
{i} flopping
boşuna çırpınmak
bang one's head against a wall
boşuna çırpınmak
run one's head against a wall
çırpınma
convulsive
çırpınma
fluttering, flutter
çırpınma
trying hard, exerting every effort, strenuous exertion
çırpınma
clonus
çırpınma
struggling (of a hooked fish); flopping about (of a landed fish)
çırpınma
being very anxious or worried, agonizing
çırpınma
struggling, twisting and turning and moving one's arms and legs convulsively; writhing
çırpınma
spasm
çırpınma
chopping (of the sea)
çırpınma
flit
çırpınma
jactitation
Türkisch - Türkisch
Ne yapacağını şaşırmış bir durumda üzüntü ve telaş göstermek: "Beğeniyor musun şu yaptıklarını, ne olacak şimdi, ne yapacağız, diye çırpınıyordu."- O. C. Kaygılı. Çok istenilen bir şeyi gerçekleştirebilmek için aşırı derecede çaba harcamak: "Bir hizmetinizde bulunabilmek, işinizde size yardım etmek, size yararlı olmak için çırpınacak, elinden geleni yapacaktır."- M. Ş. Esendal
Acı ile kımıldanmak: "Bir oltanın iğnesinde çırpınan bir balık."- O. V. Kanık
Kaslar birdenbire kendiliğinden ve düzensiz bir biçimde kımıldamak, ihtilaç etmek
Acı ile kımıldanmak
Ne yapacağını şaşırmış bir durumda üzüntü ve telâş göstermek
Ses çıkararak hafif dalgalanmak
Çok istenilen bir şeyi gerçekleştirebilmek için aşırı derecede çaba harcamak
Ses çıkararak hafif dalgalanmak: "Bayrakları arzularımla çırpınan gemiler, bir gün sırtlayıp beni götürdüler."- B. R. Eyuboğlu
ihtilaç etmek
çarpınmak
Çırpınma
ihtilaç
Çırpınma
çırpıntı
çırpınma
Çırpınmak işi