We cannot walk on the hot sand with bare feet.
- Çıplak ayakla sıcak kumda yürüyemeyiz.
One man was seen digging with his bare hands.
- Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
Atoms can not be perceived with naked eye.
- Atomlar çıplak gözle görülemez.
Craft must have clothes, but truth loves to go naked.
- El sanatının giysisi olmalı, ama gerçek çıplak gitmeyi seviyor.
Tom told Mary he'd never been to a nude beach.
- Tom Mary'ye daha önce hiç çıplaklar plajına gitmediğini söyledi.
Tom likes to sleep in the nude, but I prefer to wear pajamas.
- Tom çıplak uyumayı sever ama ben pijama giymeyi tercih ederim.
They were undressed when I came in.
- Ben içeri girdiğimde onlar çıplaktılar.
Many Belarusians came to work naked after their president asked them to get undressed and work.
- Birçok Beyaz Rusyalı onların başkanları onların soyunmalarını ve çalışmalarını istedikten sonra işe çıplak geldi.
Tom and Mary went to a nudist club.
- Tom ve Mary bir çıplaklar kulübüne gittiler.