çıkararak

listen to the pronunciation of çıkararak
Türkisch - Englisch
omitting

We'll sing that song, omitting the last two verses. - Son iki mısrayı çıkararak, o şarkıyı söyleyeceğiz.

extracting
çık
drop out of
çık
(Bilgisayar) break

What would you do if war were to break out? - Savaş çıksa ne yaparsın?

Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes. - Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.

çık
(Bilgisayar) escape

They wanted to escape on vacation. - Tatile çıkmak istediler.

Her name often escapes me. - Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.

çık
{f} exit

Please use this exit when there is a fire. - Bir yangın olduğunda, lütfen bu çıkışı kullanın.

The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve. - Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.

çık
got out

When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet. - Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.

The argument quickly got out of control. - Tartışma hızla kontrolden çıktı.

çık
{f} exited

Sami exited the underground parking lot. - Sami yeraltı otoparkından çıktı.

Dan exited the train station at seven thirty. - Dan 7.30'da tren istasyonundan çıktı.

çık
went forth
çık
go out

I'm going to go out this afternoon. - Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.

I wish you would shut the door when you go out. - Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.

çık
move up
çık
emerge

Emergency exits must be kept free of blockages for public safety. - Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.

It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges. - Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.

çık
gone forth
çık
took off for
çık
go forth
çık
emanate
çık
take off for
çık
taken off for
çık
get out

By the time you get out of prison, she'll have been married. - Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.

They'll get out of class in forty minutes. - Kırk dakika içerisinde sınıftan çıkacaklar.

anlam çıkararak
(Dilbilim) extrapolating
göklere çıkararak
in glowing colors
çık
quit

Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly. - Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.

She advised him to take a long holiday, so he immediately quit work and took a trip around the world. - O, ona uzun bir tatile çıkmasını tavsiye etti, bu yüzden o, derhal işi bıraktı ve dünya yolculuğuna çıktı.

çık
exeunt
çıkararak
Favoriten