Definition von çıkaran im Türkisch Englisch wörterbuch
- provoking
- monger
- provocative
- expulsive
- removing
- emissive
- extrusive
- expel
- originator
- çık
- drop out of
- isyan çıkaran
- riotous
- mesele çıkaran kimse
- troublemaker
- sorun çıkaran
- bad hat
- sorun çıkaran
- mischief-maker
- sorun çıkaran
- troubler
- sorun çıkaran
- trouble maker
- sorun çıkaran
- troublemaker
- yangın çıkaran
- incendiary
- yangın çıkaran kimse
- incendiary
- çık
- (Bilgisayar) break
I went for a walk after breakfast.
- Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.
I left home without having breakfast yesterday.
- Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.
- çık
- (Bilgisayar) escape
Her name often escapes me.
- Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
Tom pointed to the fire escape.
- Tom yangın çıkışını işaret etti.
- çık
- {f} exit
Everybody in the building headed for the exits at the same time.
- Binadaki herkes aynı anda çıkışa yöneldi.
The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
- Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
- çık
- got out
Tom got out of cleaning the bathroom.
- Tom banyoyu temizlemekten çıktı.
Tom got out of the hospital.
- Tom hastaneden çıktı.
- çık
- {f} exited
Sami exited the underground parking lot.
- Sami yeraltı otoparkından çıktı.
Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.
- çık
- went forth
- çık
- go out
I wish you would shut the door when you go out.
- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
I'm going to go out this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
- çık
- move up
- çık
- emerge
Emergency exits must be kept free of blockages for public safety.
- Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.
The robber emerged from the darkness.
- Karanlıktan bir soyguncu ortaya çıktı.
- çık
- gone forth
- çık
- took off for
- çık
- go forth
- çık
- emanate
- çık
- take off for
- çık
- taken off for
- çık
- get out
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.
By the time you get out of prison, she'll have been married.
- Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.
- deneyimi ön plana çıkaran kimse
- highlighting the experience of someone who
- anlaşmazlık çıkaran
- divisive
- baştan çıkaran
- seducer
- baştan çıkaran
- perverter
- baştan çıkaran kadın
- temptress
- baştan çıkaran kimse
- tempter
- baştan çıkaran kimse
- seducer
- baştan çıkaran kimse
- Lothario
- baştan çıkaran kimse
- debaucher
- boşa çıkaran
- frustrating
- buhar çıkaran
- vaporous
- duman çıkaran
- smoky
- duman çıkaran
- smoking
- göklere çıkaran anlatım
- glowing account
- günah çıkaran papaz
- confessor
- haklı çıkaran
- justificatory
- hayatın tadını çıkaran kimse
- swinger
- hisse senedi çıkaran şirket
- issuer
- kamış gibi ses çıkaran
- reedy
- kargaşa çıkaran
- riotous
- karışıklık çıkaran
- disturbing
- karışıklık çıkaran kimse
- rioter
- karışıklık çıkaran kimse
- disturber
- karışıklık çıkaran kimse
- disorderly person
- kopya çıkaran kimse
- copyist
- miyavlar gibi ses çıkaran kuş
- catbird
- nitrojen çıkaran bakteri
- denitrying bacteria
- ot çıkaran
- herbiferous
- ses çıkaran
- sonorous
- skandal çıkaran araştırmacı
- muckrake
- sonuç çıkaran
- illative
- sorun çıkaran kimse
- troublemaker
- tatsızlık çıkaran tip
- petrel
- taş çıkaran
- head and shoulders above
- teneke gibi ses çıkaran
- tinny
- yiyeceğini sosa daldırıp çıkaran kimse
- dipper
- zorluk çıkaran
- awkward
- zorluk çıkaran
- obstructive
- çileden çıkaran
- exasperating
- çileden çıkaran
- explosive
- çileden çıkaran
- infuriating
- çık
- quit
Jane is very content with her job and has no desire to quit it.
- Jane işinden çok memnun ve çıkma arzusu yok.
She advised him to take a long holiday, so he immediately quit work and took a trip around the world.
- O, ona uzun bir tatile çıkmasını tavsiye etti, bu yüzden o, derhal işi bıraktı ve dünya yolculuğuna çıktı.
- çık
- exeunt
- üfleyerek ses çıkaran
- piping
- ıslık sesi çıkaran
- sibilated
- ısı çıkaran
- exothermic