çürüt

listen to the pronunciation of çürüt
Türkisch - Englisch
debunk
{f} refuting
refute

I won't try to refute your theses. - Tezini çürütmeye çalışmayacağım.

The scientific truth of evolution is so overwhelmingly established, that it is virtually impossible to refute. - Evrimin bilimsel gerçeği o kadar büyük bir çoğunlukla kuruldu ki onu çürütmek neredeyse imkansızdır.

rebut

She rebutted his argument. - O tartışmayı çürüttü.

confute
{f} confuting
{f} contused
contuse
bruised
contusioned
disprove
çürü
putrefy
çürü
{f} rotten

I smell something rotten. - Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.

Half of these apples are rotten. - Bu elmaların yarısı çürümüş.

çürü
rott
çürü
{f} rot

He could not by any means tolerate the ghastly smell of rotting onion. - O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.

This food smells rotten. - Bu gıda çürük kokuyor.

çürü
molder
çürü
become putrid
çürü
{f} blighted
çürü
go bad
çürü
{f} rotting

Sami is now rotting in jail. - Sami şimdi hapiste çürüyor.

It smells like something's rotting. - Bu bir şeyin çürümesi gibi kokuyor.

çürü
{f} blight
çürü
moulder
çürü
(Biyoloji) decay

The apple has begun to decay. - Elma çürümeye başladı.

Salt helps to preserve food from decay. - Tuz yiyeceği çürümekten korumak için yardımcı olur.

çürüt
Favoriten