çürük

listen to the pronunciation of çürük
Türkisch - Englisch
decay

The dentist pulled out his decayed tooth. - Diş hekimi onun çürük dişini çekti.

The dentist pulled out my decayed tooth by force. - Dişçi çürük dişimi zorla çekti.

rotten

I smell something rotten. - Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.

This food smells rotten. - Bu gıda çürük kokuyor.

bruise

I still have bruises where the mule kicked me. - Katırın beni tekmelediği yerde hâlâ çürüklerim var.

He was covered with bruises. - O, çürüklerle kaplıydı.

draft exempt
contusion
feeble
flimsy
carious (tooth)
putrefacient
dicky
bruise, discoloration, black-and-blue spot
without a reasonable basis, unfounded; untenable
tooth decay
dry rot
rocky
decayed

The dentist pulled out my decayed tooth by force. - Dişçi çürük dişimi zorla çekti.

The dentist pulled out his decayed tooth. - Diş hekimi onun çürük dişini çekti.

putrefactive
cavity
bad

Tom's face is badly bruised. - Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.

One bad apple spoils the barrel. - Sepetteki bir çürük elma bütün sepeti çürütür

rotten, putrid; decayed, carious; (yumurta) addled; flimsy, jerry-built, unstable, unsound, wonky; unfounded, untenable; unfit for service, disabled; bruise
not well made, unstable, not up to specifications
slang whore, prostitute
(eşya) rickety
dickey
rotten, decayed
wonky
putrid
sleazy
unsound
(Askeri) unfit for service
disabled
unfounded
dote
faulty
rot

I smell something rotten. - Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.

Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage. - Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti.

black and blue

Two high school boys beat Tom black and blue. - İki lise öğrecisi Tom'u döğüp çürükler içerisinde bıraktılar.

broken-down
ecchymosis
{i} spoiling
shaky
rickety
{s} carious
addle
fallacious
contuse
wildcat
çürük (yumurta)
(Gıda) addled
çürük buhar
waste steam, exhaust steam, dead steam
çürük gaz
exhaust
çürük gaz
waste gas
çürük gaz
exhaust gas
çürük gaz auto
exhaust fumes
çürük istim
exhaust
çürük oldu
I have a bruise
çürük para/akçe
worthless coin
çürük seçim bölgesi
(Politika, Siyaset) rotten borough
çürük su
naut . dead water
çürük tahta
punk
çürük tahtaya basmak
to fall into a trap
çürük temel üzerine kurmak
build on sand
çürük yumurta
rotten egg

Did you know that rotten eggs float? - Çürük yumurtaların yüzdüğünü biliyor muydun?

Tom threw a rotten egg at Mary. - Tom Mary'ye bir çürük yumurta attı.

çürük çarık
worn-out; dilapidated
çürük çek
(Ticaret) bad check
çürük çıkmak
a) to turn out rotten b) to prove to be untrue
çürük/çürüğe çıkmak
1. (for a soldier) to be discharged as unfit for duty. 2. to be discarded as useless
faul çürük; tembel
foul, rotten, lazy
ipi çürük
rotten rope
çürük diş
rotting teeth
beyaz çürük
white rot
daha çürük
dotier
ezik ve çürük içinde
damaged
geçici çürük
(Askeri) temporary disable
ipi çürük
undependable
kahverengi çürük
brown rot
kuru çürük
(Çevre) dry rot
kırmızı çürük
(Tarım) redrot
kırmızı çürük
(Tarım) red rot
mavi çürük
(Çevre) blue stain
çarık çürük
worn-out; dilapidated
Türkisch - Türkisch
Sağlam ve dayanıklı olmayan
Çürümüş olan: "Yabancı, kirli, çürük dişlerini gösterek gülümsüyordu."- Ö. Seyfettin
Gereği gibi işlemez, sakat
Çürümüş olan
İş göremez, hastalıklı
Sağlam bir temele veya kanıtlara dayanmayan
Vurma veya sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke
Vurma veya sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke: "Hemen her gece sille tokat adamakıllı dayak yiyor, her yanı çürük içinde."- A. İlhan. İş göremez, hastalıklı
Sağlam ve dayanıklı olmayan: "Çürükleri barındırmaz yaylaların yaylası."- H. Taner
çürük boya
Doğal olmayan ve basit kimyasal yollarla elde edilen boya
çürük gaz
Otomobil vb. taşıt araçlarının egzozundan çıkan yanmış gaz
çürük iş
Bozuk, kötü, işe yaramaz özellikleri olan durum veya iş
çürük para
Ayarı düşük on akçe, sağ para karşıtı
çürük sakız
Çok kullanılan söz veya düşünce
çürük çarık
Sağlam olmayan, işe yaramaz
ipi çürük
Güvenilmez (kimse)
kırmızı çürük
Zararlı mantarların etkisi sonucu çam türü ağaçlardaki göbek odunun kırmızı kahverengi olması
çürük
Favoriten