We differed as to the solution to the problem.
- Biz, sorunun çözümüne gelince farklılık gösterdik.
If there's no solution, then there's no problem.
- Bir çözüm yoksa, öyleyse hiçbir sorun yok.
I cannot find a solution. Help me.
- Bir çözüm bulamıyorum. Bana yardım et.
Tom has agreed to help us find a solution.
- Tom bir çözüm bulmamıza yardım etmeyi kabul etti.
We'll sort it out later.
- Biz bunu daha sonra çözümleyeceğiz.
We're still sorting it out.
- Biz hâlâ onu çözümlüyoruz.
The resolution to the problem was close at hand.
- Problemin çözümü elinizin altındaydı.
A resolution to the problem was more difficult than we anticipated.
- Sorunun çözümü beklediğimizden daha zordu.
He had no difficulty in solving the problem.
- Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
Solving this problem is simple.
- Bu problemin çözümü çok basit.
This is a recipe for disaster.
- Bu, felaket için bir çözümdür.
Don't find fault, find a remedy.
- Hata bulma, bir çözüm bul.
Is there any home remedy for dust mites?
- Toz akarları için hiç ev çözümü var mı?
There seemed to be no answer to the problem.
- Problemin çözümü yok gibiydi.
You should leave the answer blank if you don't know the solution.
- Çözümü bilmiyorsan cevabı boş bırakmalısın.