Friday night I crashed your party. / Saturday I said I'm sorry. / Sunday came 'n' trashed me out again.
Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage.
- Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti.
Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities.
- Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.
There are four trash cans in the school: one for paper, one for plastic, and two more for glass and metal.
- Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.
There's a lot of trash on the far bank of the river.
- Nehrin uzak kıyısında bir sürü çöp var.
Don't throw these documents in the rubbish!
- Bu belgeleri çöpe atmayın!
Get the rubbish out of the building.
- Çöpü binadan çıkarın.
You mustn't throw litter in the street.
- Sokağa çöp atmamalısın.
Due to his littering offense, he was forced to 10 hours community service.
- Onun çöp suçu nedeniyle, o 10 saat toplum hizmeti yapmak zorunda kaldı.
There was a strange, foul-smelling brown liquid in the waste basket.
- Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
Tom emptied the waste basket.
- Tom çöp kutusunu boşalttı.
Tom needs to get rid of a lot of junk.
- Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.
He gathered the last three matchsticks left on the floor.
- O, yerde bırakılmış son üç kibrit çöpünü topladı.
A drowning man will catch at a straw.
- Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.
He stuck a straw into an anthill.
- O bir karınca yuvasına bir saman çöpü soktu.
Tom drew the shortest straw.
- Tom en kısa çöpü çekti.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.