His love for indigenous Mexican art became his downfall.
- Yerli Meksika sanatına olan sevgisi, onun çöküşü oldu.
When he was at the acme of his career, a scandal brought about his downfall.
- Kariyerinin zirvesindeyken, bir skandal onun çöküşüne neden oldu.
MIT has predicted global economic collapse by 2030.
- MİT, 2030 yılına kadar küresel ekonomik çöküş öngördü.
The news was all about the collapse of the Soviet Union.
- Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
He seems to be in a slump.
- O bir çöküş içinde görünüyor.
Many people will lose their jobs due to the slump in the auto industry.
- Otomobil sektöründeki çöküşten dolayı çoğu insan işsiz kalacak.
The cold war ended along with the fall of the USSR.
- Soğuk savaş, SSCB'nin çöküşü ile birlikte sona erdi.
The fall of the empire was inevitable.
- İmparatorluğun çöküşü kaçınılmazdı.
A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.
- Dün depremden dolayı, Japonya'da çok sayıda bina çöktü.
The news was all about the collapse of the Soviet Union.
- Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
Tom collapsed because of the heat.
- Tom ısıdan dolayı çöktü.
A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.
- Dün depremden dolayı, Japonya'da çok sayıda bina çöktü.