O yerleşmek ve çocuk sahibi olmak istiyor.
- She wants to settle down and have children.
Yerleşmek için bir puanımız var.
- We have a score to settle.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
- He settled down in his armchair to listen to the music.
Tom yerleşmeyi reddetti.
- Tom refused to settle down.