(usually auntie) a grandmother

listen to the pronunciation of (usually auntie) a grandmother
Englisch - Türkisch

Definition von (usually auntie) a grandmother im Englisch Türkisch wörterbuch

aunt
hala

Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı. - The woman who he thought was his aunt was a stranger.

Elizabeth'e halasının adı verildi. - She was named Elizabeth after her aunt.

aunt
teyze

Linda teyzesi Nancy'nin onu ziyaret etmek için geldiğini öğrendiği için aşırı heyecanlıydı. - Linda was wildly excited to learn that her aunt Nancy was coming to visit her.

Teyzeciğim kötü hissediyor. - My aunty is feeling sick.

aunt
{i} hala: She is my paternal aunt. O benim halam
aunt
{i} yenge: Aunt Aliye is my uncle's
aunt
{i} teyze: She is my maternal aunt. O benim teyzem
aunt
yenge

Annemin erkek kardeşinin karısı benim yengemdir. - My mother's brother's wife is my aunt.

Sami yengesiyle birlikte yaşıyordu. - Sami lived with his aunt.

aunt
bibi
aunt
eme
Englisch - Englisch
aunt
(usually auntie) a grandmother
Favoriten