(rekabet a)

listen to the pronunciation of (rekabet a)
Türkisch - Türkisch

Definition von (rekabet a) im Türkisch Türkisch wörterbuch

REKABET
(Osmanlı Dönemi) Hıfzetmek
REKABET
(Osmanlı Dönemi) Kendi işini yürütmeğe çalışmak
REKABET
(Osmanlı Dönemi) Kıskanmak
REKABET
(Osmanlı Dönemi) Terakkub üzere olmak, başkalarından ileri geçmeğe çalışmak, benzerleriyle üstünlük yarışına çıkmak
REKABET
(Osmanlı Dönemi) Gözetmek
rekabet
Aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, yarışma, yarış: "Bu seferki kovuluşun sebebi meslek rekabeti değil, meslek ahlakı idi."- R. N. Güntekin
rekabet
Aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, yarışma, yarış
rekabet etmek
Yarışmak
Türkisch - Englisch
competing(a)
being in competition; "competing businesses
rekabet etmek
compete

I want to compete again. - Tekrar rekabet etmek istiyorum.

I never wanted to compete with you. - Seninle asla rekabet etmek istemedim.

rekabet
rivalry, competition, competing
rekabet
antagonism
rekabet
opposition
rekabet
jealousy
rekabet üstünlüğü
(Ticaret) competitive edge
artan rekabet
increasing competition
birbiriyle rekabet eden
rival
ekonomik rekabet
economic competition
kıyasıya (rekabet)
keen
rekabet
(Ticaret) non-price competition
rekabet avantajı
(Ticaret) competitive edge
rekabet eden
(Ticaret) competitive
rekabet eden
(Kanun,Ticaret) competitor
rekabet eden markalar
(Ticaret) rival brands
rekabet ederek
vying
rekabet etme
(Ticaret) competing
rekabet etmek
(Dilbilim) compete with

I never wanted to compete with you. - Seninle asla rekabet etmek istemedim.

I had to compete with him for promotion. - Ben tanıtım için onunla rekabet etmek zorunda kaldım.

rekabet gücü
(Ticaret) competitiveness
rekabet hukuku
(Kanun) competition law
rekabet kurulu
cartel office
rekabet ortamı
competition environment
rekabet yasası
(Kanun) competition law
rekabet yeteneği
competitiveness
ulusal rekabet
(Ticaret) national competitiveness
rekabet
rivalry

The rivalry between them was soon apparent. - Onların aralarındaki rekabet kısa sürede ortaya çıktı.

There was a lot of sibling rivalry between Tom and his brother. - Tom ile erkek kardeşi arasında çok sayıda kardeş rekabeti vardı.

rekabet
competition

I like to play sport for fun not for competition. - Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.

We faced some stiff competition. - Biz sert bir rekabetle karşılaştık.

amerikan rekabet hukuku
american competition law
rekabet etme
to compete
rekabet gücünü korumak
To maintain competitiveness
rekabet kanunu
(Kanun) Competition law
rekabet kurulu
Competition Authority
Rekabet Kurumu
(Hukuk) Competition Board, Competition Authority
bir şey için rekabet etmek
vie with smb. in smth
cinsel rekabet
(Pisikoloji, Ruhbilim) sex rivalry
haksız rekabet
unfair competition
kıyasıya rekabet
cutthroat competition
oecd rekabet komitesi
oecd competition committee
orta vadeli rekabet
(Hukuk) medium-term competitiveness
potansiyel rekabet
(Ticaret) potential competition
rekabet bölümü
competition department
rekabet devalüasyonu
(Ticaret) competitive devaluation
rekabet dünyası
(Ticaret) dog-eat-dog world
rekabet edebilen
competitive
rekabet edebilir
(Ticaret) capable to compete
rekabet eden
vying
rekabet edilen firmalar
(Ticaret) rivals
rekabet eksikliği
(Ticaret) lack of competition
rekabet engelleri
(Ticaret) barriers to competition
rekabet engelleyici
(Ticaret) anticompetitive
rekabet etmek
to rival, to compete, to emulate
rekabet etmek
rival
rekabet etmek
contest
rekabet etmek
vie
rekabet etmek
to rival; to compete against, vie with
rekabet etmek
contend
rekabet etmek
enter into rivalry with
rekabet fiyatı
(Ticaret) competition price
rekabet gücü
(Hukuk) competitive capacity
rekabet gücü olmayan
(Ticaret) non-competittve
rekabet halinde olmayan
noncompeting
rekabet koşulları
(Hukuk) conditions of competition
rekabet kuralları
(Hukuk) rules on competition
rekabet memnuiyeti
(Ticaret) prohibition of competition
rekabet politikası
(Hukuk) competition policy
rekabet tabanlı
(Ticaret) competition-based
rekabet yaratmak
create competition
rekabet yaratmak
establish competition
rekabet yasağı
(Ticaret) prohibition of competition
rekabet yasağı
(Ticaret) noncompetition
rekabet yokluğu
(Ticaret) lack of competition
rekabet şartı
(Ticaret) competition clause
serbest rekabet
open competition
sıkı rekabet
(Ticaret) neck and neck
tam rekabet
(Hukuk) perfect competition
uluslar arası rekabet
(Hukuk) international competition