Tom onu duyduğuna rahatlamıştı.
- Tom was relieved to hear that.
John'un ebeveynleri uçağın zamanında geldiğini duydukları için rahatlamış gibi görünüyorlardı.
- John's parents seemed relieved to hear that his plane was on time.
Haberi duyduğumda çok rahatladım.
- I felt very relieved when I heard the news.
Söylemek istediğim her şeyi söyledikten sonra oldukça rahatlamış hissettim.
- I felt quite relieved after I had said all I wanted to say.