Gümüş eşyaları cilalı tutmazsan parlaklığını kaybederler.
- If you don't keep the silverware polished, it'll lose its luster.
Neden giyinik değilsiniz?
- Why aren't you dressed?
Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
- Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
O tümüyle siyah giyindi.
- She was dressed all in black.
Japonlar ne zaman parlatılmış pirinç yemeye başladılar?
- When did the Japanese start eating polished rice?
Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
- His assistant polished his shoes.
Erkek kardeşim gümüşü parlattı.
- My brother polished the silver.
Gümüş eşyaları cilalı tutmazsan parlaklığını kaybederler.
- If you don't keep the silverware polished, it'll lose its luster.