Kar, ülkenin yüksek yerlerinde ulaşımı engelledi.
- Snow prevented the transport in high places of the country.
Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- I know you can rely on him for transportation.
Sami mobilyalarını Kahire'ye nakletti.
- Sami transported his furniture to Cairo.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
Bu cadde tehlikeli eşya nakilleri için kapalı.
- This street is closed for transports of dangerous goods.