Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.
- It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
- I have no sense of direction so I always travel with a compass.
John istasyon istikametinde yürüyor.
- John is walking in the direction of the station.
Tom iyi bir Çin restoranının istikametini istedi.
- Tom wanted directions to a good Chinese restaurant.
İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı.
- The forest fire began to spread in all directions.
Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.
- By mistake I boarded a train going in the opposite direction.
Senin için talimatları yazdım.
- Let me write down the directions for you.
İlaç içerken şişe üzerindeki talimatlara dikkatlice uyun.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Sahne yönetimi ne önerir?
- What do the stage directions suggest?
İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.
- According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.
Keşke onun emirlerine itaat etseydim.
- I wish I had obeyed his directions.
Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Please follow the nurse's directions.
The screenplay was good, but the direction was weak.
Her aunt Leonella was still at Cordova, and she knew not her direction.
The trombonist looked to the bandleader for direction.
Keep going in the same direction.
The stage direction given in the script said to walk forward and speak the line loudly.
... some sort of zigzaggy thing in that direction. ...
... So this is the direction in Taiwan we're going to use from ...