(1) clear and distinct, as in: the facts are plain

listen to the pronunciation of (1) clear and distinct, as in: the facts are plain
Englisch - Türkisch

Definition von (1) clear and distinct, as in: the facts are plain im Englisch Türkisch wörterbuch

plain
{s} yalın

Yalın bir İngilizce ile konuşma yaptı. - He made a speech in plain English.

plain
vuzuh
plain
sadelik
plain
dürüst
plain
düz

Bayan Yamada büyüleyici Japon masalını düz Japoncaya çevirdi. - Ms. Yamada translated the fascinating fairy tale into plain Japanese.

Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım. - I'm just a plain old office worker.

plain
kolay anlaşılır
plain
net
plain
vazıh
plain
(sıfat) sade, süssüz, yalın, düz, desensiz, gösterişsiz, çirkin, açık, net, dürüst, su katılmamış, engebesiz
plain
{s} çirkin
plain
{s} su katılmamış
plain
{s} süssüz
plain
{s} gösterişsiz
plain
(Tekstil) düz, desensiz
plain
düz yazı
plain
sadece

Sadece beyaz kağıt yeterli. - Plain white paper will do.

Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım. - I'm just a plain office worker.

plain
{i} düzlük

Nehir düzlükte menderesler çiziyor. - The river meanders across the plain.

plain
plain dealing dürüstlük
plain
{s} düz: I want a plain rather than a patterned cloth. Desenli değil, düz bir kumaş istiyorum
Englisch - Englisch
plain