She veered closer to the building.
My watch is more accurate than yours.
- Saatim sizinkinden daha doğru.
The sentence is not grammatically accurate.
- Cümle dil bilgisi yönünden doğru değildir.
What he said is true.
- Onun söylediği doğru.
His story may not be true.
- Hikâyesi doğru olmayabilir.
Don't play dumb. Answer my question properly!
- Aptal numarası yapma. Soruma doğru dürüst cevap ver.
Tom doesn't know how to pronounce my name properly.
- Tom ismimi doğru dürüst nasıl telaffuz edeceğini bilmiyor.
He said the words came straight from his heart.
- O kelimelerin doğruca kalbinden geldiğini söyledi.
Jane will get straight A's.
- Jane doğrudan A alacaktır.
It is right that you should write it.
- Onu yazman gerektiği doğrudur.
The right mind is the mind that does not remain in one place.
- Doğru akıl bir yerde kalmayan akıldır.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
Through trial and error, he found the right answer by chance.
- Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
Tom took a step backwards.
- Tom, geriye doğru bir adım attı.
He is the proper person for the job.
- O, iş için doğru kişidir.
The ship made for the shore.
- Gemi kıyıya doğru gitti.
As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever.
- Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.
Tom is telling the truth, I'm fairly certain.
- Tom doğruyu söylüyor, ben oldukça eminim.
Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
- Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.
Is this the right way to go to the railway station?
- Tren istasyonuna gitmek için doğru yol bu mu?
Excuse me, but is this the right way to the subway station?
- Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
The dog walked backward.
- Köpek geriye doğru yürüdü.