I didn't take that bus, so I'm not at home right now.
- Otobüse binmedim,bu yüzden şimdi evde değilim.
Because I didn't take the bus, I'm not home yet.
- Otobüse binmediğimden dolayı,henüz evde değilim.
John is not as old as Bill; he is much younger.
- John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
Hope is not a strategy.
- Ummak bir strateji değildir.
I ain't worried about what he might say.
- Onun söyleyebileceği şey hakkında endişeli değilim.
It ain't like before, you know.
- O eskisi gibi değil, biliyorsun.
I am not gay, but my boyfriend is.
- Ben eşcinsel değilim, ama benim erkek arkadaşım eşcinsel.
To tell the truth, I am not your father.
- Doğruyu söylemek gerekirse, ben senin baban değilim.
YouTube is not a good website.
- YouTube iyi bir web sitesi değildir.
Life is not an exact science, it is an art.
- Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
I'm not sure if George will take to this idea.
- George'un bu fikirden hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değilim.