değiştirmeler

listen to the pronunciation of değiştirmeler
Türkçe - İngilizce
changes
Outfits worn while performing
revision of due dates or order quantities, or the cancellation of orders
China/Australia NGO Scheme, AusAID
plural of change
Changes are represented by a sequence or subsequence SUB5=<1 2 6 7>: 1=>2=>6=>7 This subsequence has 3 changes
third-person singular of change
This information denotes a formal or informal request to change an output of an activity If the work product to be changed has been formally released by that activity (e g , completed a peer review), it may require a formal change request Work products that are in process do not need a formal change request
A chord progression
in significant ways over time, within limits Your many subselves
once in a while GPO will reissue a page or a few pages of a document with updated information
değiştirme
alteration
değiştirme
interchange
değiştirme
{i} switch

Would you like to switch seats? - Koltukları değiştirmek ister misin?

You don't want to switch places with me? - Benimle yer değiştirmek istemiyor musun?

değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

değiştirme
conversion
değiştirme
toggle
değiştirme
recast
değiştirme
variety
değiş
swap

Would you like to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misin?

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

değiştirme
(Bilgisayar) changed

If it had not been for his wife, he would not have changed his job. - Karısı olmasaydı , o işini değiştirmezdi.

Tom hasn't changed his mind and probably never will. - Tom fikrini değiştirmedi ve muhtemelen asla değiştirmeyecek.

değiştirme
(Bilgisayar) modified on
değiştirme
(Ticaret) conversion option
değiştirme
supersession
değiştirme
(Bilgisayar) modified
değiştirme
amendment
değiştirme
(Ticaret) revision
değiştirme
replace

Are you already thinking of a replacement for Tom? - Tom için zaten bir yer değiştirme düşünüyor musunuz?

I must replace that fluorescent lamp. - Floresan lambayı değiştirmeliyim.

değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

Tastes in music vary from person to person. - Müzikte zevkler kişiden kişiye değişir.

Opinions vary from person to person. - koşullardan insandan insana değişir.

değiş
{f} ranging

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

değiş
{f} range

Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer. - Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

değiş
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That'll change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

He's always changing his mind. - O her zaman fikrini değiştiriyor.

Tom is in the garage changing his oil. - Tom garajda yağını değiştiriyor.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

değiştirme
swap

Would you like to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misin?

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

değiştirme
{i} exchanging
değiştirme
mutilation
değiştirme
change

That won't change anything. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That'll change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiştirme
changing

She's considering changing her life. - Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

She is very good at changing the subject. - O, konuyu değiştirmede çok iyidir.

değiştirme
falsification
değiştirme
changeover
değiş
{f} alternate
değiştirme
reparse
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

değiştirme
(Hukuk) conversion, switch
değiştirme
commutation
değiştirme
shift

In order to keep our feet warm we had to shift from one foot to another and keep moving. - Ayaklarımızı sıcak tutmak için ayaklarımızı yer değiştirmek ve hareket ettirmeye devam etmek zorunda kaldık.

Why do you want to change shifts? - Neden vardiyaları değiştirmek istiyorsun?

değiştirme
replacement

Are you already thinking of a replacement for Tom? - Tom için zaten bir yer değiştirme düşünüyor musunuz?

değiştirme
exchange

I want to exchange this for a smaller size. - Bunu daha küçük boyutuyla değiştirmek istiyorum.

I'd like to exchange this book for another one. - Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum.

değiştirme
modification
değiştirme
disguise

Anti-intellectualism is often couched in the disguise of criticizing elitism. - Entelektüel karşıtlık, çoğunlukla elitizm'i eleştirmenin kılık değiştirmesiyle ifade edilir.

Tom tried to disguise his voice. - Tom sesini değiştirmeye çalıştı.

değiştirme
reformation
değiştirme
change, alteration
değiştirme
trans

Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations. - Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.

I have to change the battery of my transistor radio. - Transistörlü radyomun pilini değiştirmek zorundayım.

değiştirme
change; alteration; conversion; exchange
değiştirme
leavening
değiştirmeler