değerlendirme

listen to the pronunciation of değerlendirme
Türkçe - İngilizce
evaluation

The evaluation could take months. - Değerlendirme aylar sürebilir.

I want a full evaluation as soon as possible. - En kısa sürede tam bir değerlendirme istiyorum.

assessment

I agree with your assessment. - Ben değerlendirmenize katılıyorum.

That's a very unfair assessment. - Bu çok haksız bir değerlendirme.

(Politika, Siyaset) consideration

That requires careful consideration. - Bu dikkatli bir değerlendirme gerektirir.

appraisal
reclamation
appreciation
putting something to use
appraisement
estimation
(Hukuk) evaluation, assessment
valuation

Valuation is not always objective. - Değerlendirme her zaman objektif değildir.

evaluation; recycling
rating

The thought of rating people by attractiveness does not seem fair to me. - Çekicilikle insanları değerlendirme düşüncesi benim için adil görünmüyor.

estimate
valorization
(Nükleer Bilimler) assesment
evaluate

It's difficult to evaluate his ability. - Onun yeteneğini değerlendirmek zordur.

The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field. - Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.

recycling
judgement
review

Many of the user reviews on Amazon are fake. - Amazon'daki birçok kullanıcı değerlendirmesi sahtedir.

marking
treatment
{i} evaluating
assessment of
benchmark
değerlendirmek
evaluate

The teacher had to evaluate all the students. - Öğretmen tüm öğrencileri değerlendirmek zorunda kaldı.

The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field. - Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.

değer
value

Jefferson believed firmly in the value of education. - Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.

A healthy man does not know the value of health. - Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.

değer
worth

This problem is worth discussing. - Bu sorun tartışılmaya değer.

That topic is worth discussing. - Bu konu tartışılmaya değer.

değerlendirme temsilcisi; yaklaşma yolu
(Askeri) assessment agent; avenue of approach
değerlendirme ve veri toplama planı
(Askeri) evaluation and data collection plan
ders kitabı değerlendirme
(Dilbilim) evaluation of coursebooks
değerlendirmek
comment
değer
price

The price is kind of high, but it's worth it. - Fiyat biraz yüksek ama buna değer.

Stock prices fell quickly. - Hisse senedi değerleri çabucak düştü.

değerlendirmek
interpret
değerlendirmek
qualify
değerlendirmek
score
değerlendirmek
judge
değerlendirmek
appraise
değerlendirmek
utilize
değerlendirmek
appraisal
değer
{i} rate

How would you rate that? - Bunu nasıl değerlendirirdin?

The value of the dollar declines as the rate of inflation rises. - Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer.

değer
worth, worthy; value, worth; price; merit, worth
değer
valuation

Valuation is not always objective. - Değerlendirme her zaman objektif değildir.

değer
specification
değer
merit

To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin. - Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.

değer
worthwhile

I think what Tom is doing is worthwhile. - Bence Tom'un yaptığı zahmete değer.

It is worthwhile learning Spanish. - İspanyolca öğrenmeye değer.

değer
worthiness
değer
{i} amount

Your suggestion amounts to an order. - Öneriniz emir değerindedir.

değerlendirmek
commentate
değerlendirmek
size up
değerlendirmek
reclaim
değerlendirmek
recycle
değerlendirmek
value
değerlendirmek
put to good use
değerlendirmek
{f} appreciate
değer
precious

Water is as precious as air. - Su da hava kadar değerlidir.

All socks are very precious. - Tüm çoraplar çok değerlidir.

değer
estimation
değer
desert

In the desert, water is worth its weight in gold. - Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.

değer
(Bilgisayar) values

Tom and I don't share the same values. - Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız.

He values honor above anything else. - O, onura her şeyden daha çok değer verir.

değer
moral

Tom has no moral values. - Tom'un ahlaki değerleri yok.

Moral values are important in society. - Ahlaki değerler toplumda önemlidir.

değer
esteem

He esteems the professor highly. - O, profesöre oldukça değer veriyor.

Sami was a much esteemed teacher. - Sami çok değerli bir öğretmendi.

değer
(Bilgisayar) change to
değer
(Ticaret) nominal
değerlendirmek
form an estimate of
değerlendirmek
valuable
değerlendirmek
put (something) to good use
değerlendirmek
assessment
değerlendirmek
commerce to realize (an asset)
değerlendirmek
improve
değerlendirmek
(Askeri) spot
değerlendirmek
use

We want to put our money to good use. - Paramızı değerlendirmek istiyoruz.

değerlendirmek
review
değerlendirmek
avail oneself of
fonksiyonel değerlendirme
(Tıp) functional evaluation
kalite değerlendirme
(Gıda,Teknik) quality assessment
klinik değerlendirme
(Ticaret) clinical evaluation
nicel değerlendirme
quantitative evaluation
nicel değerlendirme
(Ticaret) quantify
nitelik değerlendirme
(Gıda) attribute analysis
portfolyo değerlendirme
(Eğitim) portfolio assessment
tehdit ve risk değerlendirme
threat and risk assessment
değer
dignity
değer
{i} reading

This book is worth reading twice. - Bu kitap iki kez okumaya değer.

Do you think this book is worth reading? - Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?

değer
goodwill
değer
significance
değer
weight

Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain. - Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.

The dress was worth its weight of gold. - Elbise, ağırlığınca altına değerdi.

değer
cost

Good words are worth a lot, but cost almost nothing. - İyi sözler çok değerlidir , ama neredeyse hiçbir maliyeti yoktur.

He dreamt one night that he found a beautiful purple flower, and that in the middle of it lay a costly pearl. - Bir gece rüyasında, güzel mor bir çiçek bulduğunu ve çiçeğin ortasında da değerli bir mücevher bulunduğunu gördü.

değer
account

In judging his work, we must take his lack of experience into account. - İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.

değerlendirme sistemi
value system
değerlendirmek
parlay
değerlendirmek
sum up
değerlendirmek
estimate
değerlendirmek
augment
değerlendirmek
gauge
değerlendirmek
view
değerlendirmek
seize
algısal değerlendirme
perceptive evaluation
değer
currency

In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira. - Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.

When a currency depreciates, that has an inflationary effect on the economy of the country of the currency. - Bir para birimi değer kaybettiği zaman, bu para ülke ekonomisi üzerinde enflasyonist bir etkiye sahiptir.

değerlendirmek
consider
değerlendirmeler
reviews
çevresel etki değerlendirme
(Çevre) Environmental impact assessment (EIA)
Federal Radyolojik Gözetleme ve Değerlendirme Merkezi (DOE)
(Askeri) Federal Radiological Monitoring and Assessment Center (DOE)
Genelkurmay Başkanlığı Harekat Planı (OPLANS) Değerlendirme Raporu
(Askeri) Chairman of the Joint Chiefs of Staff operation plans assessment report
Güvenilir Bilgisayar Sistemi Değerlendirme Kriterleri
(Askeri) trusted computer system evaluation criteria
Kalan İmkan ve Kabiliyetleri Değerlendirme
(Askeri) Residual Capability Assessment
Lojistik Fizibilitesi Değerlendirme İmkan Ve Kabiliyeti
(Askeri) Logistics Feasibility Assessment Capability
Muharip Komutanlık Başkomutanının (CINC) hazırlılık değerlendirme raporu
(Askeri) commander in chief's (CINC's) preparedness assessment report
Müşterek Hakiki Emniyet Ortamı Değerlendirme Sistemi
(Askeri) Joint Virtual Security Environment Assessment System
Müşterek Kaynak Değerlendirme Veri Sistemi
(Askeri) Joint Resource Assessment Data System
Savunma Bakanlığı Yeniden Değerlendirme ve Pazarlama Dairesi
(Askeri) Defense Reutilization and Marketing Office
ahlâk yönünden değerlendirme
moralization
ara değerlendirme
(Hukuk) mid-term evaluation
araştırma, değerlendirme ve sistem analizi
(Askeri) research, evaluation, and system analysis
araştırma, geliştirme, deneme ve değerlendirme
(Askeri) research, development, test and evaluation
arzu edilen değerlendirme
(Askeri) desired appreciation
atıkları değerlendirme
waste utilization, recycling
açıklayıcı/örnekleyici değerlendirme senaryosu
(Askeri) illustrative evaluation scenario
beceri değerlendirme
(Pisikoloji, Ruhbilim) ability assessment
betimleyici değerlendirme
(Dilbilim) descriptive assessment
bireysel değerlendirme
(Dilbilim) self assesment
birikim değerlendirme
(Ticaret) reserve estimate
birincil değerlendirme
(Pisikoloji, Ruhbilim) primary appraisal
boş zamanı değerlendirme
recreation
bütün Sınıflar muharebe teşhis ve değerlendirme takımı
(Askeri) all Services combat identification evaluation team
değer
dearness
değer
merit, worth
değer
worthy

The event is worthy of remembrance. - Olay hatırlamaya değer.

The statesman is worthy of respect. - Bir devlet adamı saygıya değer olmalıdır.

değer
costliness
değer
value, worth
değer
person of great merit
değer
worthy of

This book is worthy of attention. - Bu kitap dikkate değer.

The statesman is worthy of respect. - Bir devlet adamı saygıya değer olmalıdır.

değer
worthy of; worth: zahmete değer bir ödül a prize worth struggling for
değer
(Matematik) value
değer
preciousness
değer
figure

Tom figured it was worth a try. - Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.

değer
meaning

My existence is worthless and meaningless. - Benim varlığım değersiz ve anlamsız.

değer
at
değerlendirme sistemi
(Çevre) recycling system
değerlendirmek
to appraise, evaluate
değerlendirmek
peruse
değerlendirmek
(Hukuk) to evaluate
değerlendirmek
to put (something) to good use, use, utilize
değerlendirmek
to put to good use, to turn to account, to utilize, to avail oneself of; to evaluate, to appraise, to estimate; to appreciate; to judge; to recycle
değerlendirmek
to increase the value of (something)
değerlendirmek
seize upon
değerlendirmek
com. to realize (an asset)
değerlendirmek
seize on
değerlendirmek
(hurda vb.) salvage
değerlendirmek
recover
dizayn değerlendirme deneyi
(Havacılık) design evlauation tests
güvenli test ve değerlendirme
(Askeri) security test and evaluation
hazırlılık değerlendirme sistemi
(Askeri) preparedness evaluation system
ikincil değerlendirme
(Pisikoloji, Ruhbilim) secondary appraisal
kalan imkan ve kabiliyetleri değerlendirme sistemi
(Askeri) residual capability assessment system
kalan imkan ve kabiliyetleri değerlendirme timi
(Askeri) residual capability assessment team
kalan imkan ve kabiliyetleri değerlendirme; isyan bastırma kimyasal maddesi
(Askeri) residual capabilities assessment; riot control agent
karşılıklı işlerlik değerlendirme raporu
(Askeri) interoperability assessment report
kitap değerlendirme
(Dilbilim) textbook evaluation
klinik olmayan değerlendirme
nonclinical overview
kurs sonu değerlendirme testi
(Askeri) norm-referenced test
küresel harekat planları değerlendirme raporu
(Askeri) global family of operation plans assessment report
lojistik değerlendirme
(Askeri) logistic assessment
lojistik imkan ve kabiliyet değerlendirme aracı
(Askeri) logistics capability assessment tool
mesleki değerlendirme
vocational evaluation
mesleki değerlendirme
(Pisikoloji, Ruhbilim) vocational assessment
muharebe destek dairesi değerlendirme sistemi
(Askeri) combat support agency assessment system
muharebe hasar değerlendirme raporu
(Askeri) battle damage assessment report
müşterek harekat test ve değerlendirme
(Askeri) joint operational test and evaluation
müşterek karşılıklı işlerlik değerlendirme sistemi
(Askeri) joint interoperability evaluation system
müşterek sistem tehdit değerlendirme raporu
(Askeri) joint system threat assessment report
müşterek test ve değerlendirme
(Askeri) joint test and evaluation
nihai değerlendirme
(Hukuk) ex-post evaluation
nitel değerlendirme
qualitative evaluation
para birimini yeniden değerlendirme
revalorization
performans değerlendirme raporu; risk altındaki grup; hassas yaklaşma radarı
(Askeri) performance assessment report; population at risk; precision approach radar
politika değerlendirme ziyareti
(Askeri) policy assessment visit
psikolojik harekat değerlendirme timi
(Askeri) psychological operations assessment team
puan değerlendirme metodu
(Askeri) points rating method
rezerv değerlendirme
(Ticaret) reserve estimate
siyasi/askeri değerlendirme
(Askeri) political/military assessment
stok değerlendirme
(Ticaret) inventory pricing
teknik değerlendirme
(Askeri) technical evaluation
test ve değerlendirme
(Askeri) test and evaluation
test ve değerlendirme planı; muharebe sahası çatışma planı
(Askeri) test and evaluation plan; theater engagement plan
uygulama düzenlemesi; bilgi güvenliği; ilk değerlendirme
(Askeri) implementing arrangement; information assurance; initial assessment
uygunluk değerlendirme ve belgelendirme kuruluşları
(Hukuk) conformity assessment and certification bodies
uygunluk değerlendirme yapıları
(Hukuk) conformity assessment structures
yazılım test ve değerlendirme programı; standart taktik giriş noktası; standart
(Askeri) software test and evaluation program; standard tactical entry point; standard tool for employment planning
yeniden değerlendirme
re-examination
yeniden değerlendirme
reappraisal
yeniden değerlendirme
reassesment
zarf gecikmesi; değerlendirme direktifi
(Askeri) envelope delay; evaluation directive
Özel Harekat Komutanlığı raştırma, Analiz ve Tehdit Değerlendirme Sistemi
(Askeri) Special Operations Command, Research, Analysis, and Threat Evaluation System
ön değerlendirme
(Hukuk) ex-ante evaluation
Türkçe - Türkçe
Değerlendirmek işi, kıymetlendirme
Değerlendirmek işi, kıymetlendirme: "Sade benim değil, işin ehli edebiyat eleştirmenlerimizin değerlendirmeleri de bu yolda idi."- H. Taner. İletişim organlarında izlenme oranı
İletişim organlarında izlenme oranı
değerlendirmek
Bir şeyi yerinde ve yararlı bir yolda kullanmak, kıymetlendirmek
Değer
value
değerlendirmek
Bir şeyin özünü, önemini, nitelik ve niceliğini belirlemek
Değer
fehamet
Değer
kıymet
Değerlendirmek
kıymetlendirmek
değer
Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet
değer
Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse
değer
Kişinin isteyen, ihtiyaç duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey
değer
Yüksek ve yararlı nitelik. Üstün, yararlı nitelikleri olan (kimse): "Bu kız aramaya, düşünmeye değer bir şey değildi."- R. N. Güntekin
değer
Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı
değer
Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha
değer
Yüksek ve yararlı nitelik
değerlendirme