Tüm oturma yerleri tutulmuş.
- All the seating areas are taken.
King'in araştırmalarında aktarılan veriler, UNESCO'nun 1970 dünya nüfusundaki beyaz sayfasından alınmıştır.
- The data cited in King's research is taken from UNESCO's 1970 white paper on world population.
Affedersiniz, o koltuk alınmış mı?
- Pardon me, is that seat taken?
I can't ask her out, she's taken.
He was very taken with the girl, I hear.