daybreak

listen to the pronunciation of daybreak
İngilizce - Türkçe
{i} seher, tan vakti
seher
tan
şafak

Şafakta hâlâ yağmur yağıyordu. - At daybreak it was still raining.

Dağcılar şafaktan önce uyandı. - The climbers awoke before daybreak.

şafak,gün ağarması
{i} ağarma
kabul etmek
dawn
{i} şafak

Tom şafaktan alacakaranlığa kadar çalıştı. - Tom worked from dawn to dusk.

Şafaktan önce hava her zaman en karanlıktır. - It's always darkest before the dawn.

dawn
gün ağarırken

Küçük kız gün ağarırken uyandı. - The little girl woke at dawn.

dawn
tan ağarmak
dawn
günün ilk ışıkları
dawn
doğmak
dawn
dawn on anlaşılmak
dawn
{f} görünmeye başlamak, aydınlanmak
dawn
başlangıç/şafak
dawn
It davvned on me
dawn
Kafama dank etti

Anlam sonunda kafama dank etti. - The meaning dawned upon me at last.

Onun o sözlerle kastettiği şey sonunda kafama dank etti. - What he meant by those words finally dawned on me.

dawn
{i} ortaya çıkma
dawn
(fiil) gün ağarmak, şafak sökmek, aydınlanmak; belirmek
dawn
{f} şafak sökmek
dawn
(Askeri) ŞAFAK: Sabahleyin gün ışığının ilk görünüşü. Ayrıca bakınız: "dusk", "twilight"
dawn
dawn ağar
dawn
{f} gün ağarmak
dawn
{i} başlangıç
dawn
(isim) şafak, şafak vakti; tan, ortaya çıkma; başlangıç; uyanma
dawn
görünmeye başlamak
İngilizce - İngilizce
Surat Al-Falaq (Arabic: سورة الفلق ) (Dawn, Daybreak), the 113th Sura of the Qur'an
dawn
{n} the first dawn or appearance of day
The time of the first appearance of light in the morning
{i} beginning of day, sunrise
Surat Al-Falaq (Arabic: سورة الفلق ) (Dawn, Daybreak), the 113th Sura of the Quran
the first light of day; "we got up before dawn"; "they talked until morning"
Daybreak is the time in the morning when light first appears. Pedro got up every morning before daybreak. = dawn. the time of day when light first appears
daylight

We had only two hours to work before daylight.

daybreak