dayanışma

listen to the pronunciation of dayanışma
Türkçe - İngilizce
solidarity

Make solidarity and equal rights the cornerstone of public policy. - Dayanışma ve eşit haklar kamu politikasının temel taşını oluşturur

First the immigrants, then you. Our solidarity - the answer to social cannibalism. - İlk göçmenler, sonra siz. Bizim dayanışma - Sosyal yamyamlık için cevap.

interdependence

Human interdependence is our only way to survive. - Yaşamayı sürdürmek için tek yolumuz insani dayanışmadır.

cooperation

I really appreciate your cooperation. - Dayanışmanı gerçekten takdir ediyorum.

interdependency
solidarity, mutual support
(Pisikoloji, Ruhbilim) rapport
unity
(Ticaret) cohesiveness
dayanışma meclisi
Consultative assembly
dayanışma içinde olan
solidary
dayanışmak
stick
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü
General Directorate of Social Assistance and Solidarity
Afrika Dayanışma Teşkilatı
(Askeri) Organization of African Unity
dayanışmak
to act with solidarity
dayanışmak
to act with solidarity, support each other, rely on each other
dilsel dayanışma
(Dilbilim) language loyalty
karşılıklı dayanışma
interdependence
mekanik dayanışma
(Pisikoloji, Ruhbilim) mechanical solidarity
sosyal dayanışma
social solidarity
sosyal dayanışma örgütü
settlement
toplumlar arası dayanışma
(Hukuk) inter-social solidarity
toplumsal dayanışma
(Hukuk) social solidarity
toplumsal dayanışma ağları
(Politika, Siyaset) social solidarity networks
Türkçe - Türkçe
Bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması, tesanüt
Dayanışmak işi, tesanüt
dayanışmak
Bir şeyi gerçekleştirmek için duygu, düşünce ve çıkar birliği göstermek, birbirini kollamak, mütesanit olmak
dayanışmak
Bir topluluğu oluşturan kişiler bir şeyi gerçekleştirmek için duygu, düşünce ve çıkar birliği göstermek, birbirini kollamak, mütesanit olmak
toplumsal dayanışma
Toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesi
dayanışma