davranış

listen to the pronunciation of davranış
Türkçe - İngilizce
conduct

He is ashamed of his son's conduct. - Oğlunun davranışından utanıyor.

I am ashamed of my son's conduct. - Oğlumun davranışından utanıyorum.

behavior

His appearance and behavior made me ashamed of him. - Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.

I was ashamed of my behavior. - Ben davranışımdan utandım.

{i} behaviour

Her behaviour was out of the ordinary. - Davranışı sıradışıydı.

It's evident that human behaviour is more dangerous for the environment than radiation. - Apaçık ortadadır ki, insan davranışları çevre için radyasyondan daha tehlikelidir.

manner

The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners. - Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı ​​.

Dennis doesn't have rough manners. - Dennis'in kaba davranışları yoktur.

attitude

I can't stand that attitude of his. - Onun o davranışına dayanamam.

Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened. - Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar.

deportment

She gave her reporters social deportment tips. - O muhabirlerine sosyal davranış ipuçları verdi.

deal
dealing
action

Her actions disturb me. - Onun davranışları beni rahatsız ediyor.

We judge ourselves by our intentions and others by their actions. - Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.

stroke
demeanour [Brit.]
proceeding
form

Behaviour is the highest form of preaching. - Davranış vaazın en yüksek biçimidir.

behaviour [Brit.]
behavioural [Brit.]
way

Tom doesn't approve of the way Mary's been behaving. - Tom Mary'nin davranış şeklini onaylamıyor.

His warm way with people had made him hugely popular. - Onun insanlara sıcak davranışı onu oldukça popüler yapmıştı.

(Hukuk) action, conduct, stance
behavior; conduct, comportment, deportment; treatment (of someone)
action, deed, something done
turn
bearing
doings
act

We judge ourselves by our intentions and others by their actions. - Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.

He appears brave, but it's just an act. - O cesur görünüyor fakat o sadece bir davranış.

treatment

I'm not accustomed to such treatment. - Böyle bir davranışa alışık değilim.

demeanor
behaviour, conduct, attitude, act, manner, demeanour
behavioral
gesture, notable or expressive action
movement, action, motion
rudeness
geste
(Argo) stuff
front
asperity
fashion
deed

Bad thoughts lead to bad deeds. - Kötü düşünceler kötü davranışlara yol açar.

comportment
{s} behavioural
{i} demeanour
behave

Many people cannot understand the way hackers behave. - Birçok kişi bilgisayar korsanlarının davranış tavrını anlayamıyor.

There have been a lot of complaints about the way Tom behaves. - Tom'un davranış şekli ile ilgili çok sayıda şikâyetler olmuştur.

davranış kuralları
etiquette
davranış bilimi
(a) behavioral science
davranış biçimi
behavior pattern
davranış biçimi
course of action
davranış bozukluğu
behavior disorder
davranış düzeltme
behavior correction
davranış kuralları
(Hukuk) code of conduct
davranış tarzı
way

What do you think of the way Tom has been behaving lately? - Tom'un son zamanlardaki davranış tarzı hakkında ne düşünüyorsun?

He grumbled about the way they treated him. - Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.

davranış terapisi
behavior therapy
davranış töresi
etiquette
davranış yükümlüğü
(Hukuk) obligation of conformity
garip davranış
spectacle
cesaretli davranış
deed
aptalca davranış
folly
kanunsuz davranış
caper
soylu davranış
generosity
suçlanabilir davranış
demerit
cinsel davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) sexual behaviour
davranışlar
demeanor
garip davranış
vagary
güzel davranış
gesture
kırıcı davranış
cut
olumlu sosyal davranış
(Tıp) positive social behavior
toplu davranış
collective behavior
toplum yanlısı davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) prosocial behavior
tutkulu davranış
(Dilbilim) mania
zekice davranış
coup
tipik davranış
sample
davran
behave

You should try to behave better. - Daha iyi davranmaya çalışmalısın.

Please behave honestly. - Lütfen dürüst davran.

kaprisli davranış
vagaries
ayrımcı davranış
discriminating behaviour
ayrımcı davranış
discriminatory behaviour
fiille, davranış ve hareketlerle
with verbs, and movement behavior
huysuzca davranış
huysuzca behavior
taraflı davranış
Biased behavior
yanlış davranış, hatalı hareket
wrong behavior, wrong move
abartılı davranış
stage effect
adet olmak (bir davranış vb)
become a habit
agresif davranış
assertive behavior
ahlaksızca davranış
devious step
ahlâka aykırı davranış
disorderly conduct
aptalca davranış
foolery
aptalca davranış
tomfoolery
arkadaşça davranış
a friendly turn
asil davranış
noble bearing
aykırı davranış
(Hukuk) improper action
ağıra giden davranış
stodge
baba gibi davranış
paternalism
cesur davranış
chivalrous act
davran
snap it up
davran
comport
deprem davranış spektrumu
(Çevre) earthquake response spectrum
dolaylı davranış
ambages
dostça davranış
friendship
doğru olmayan davranış
indirection
dramatik davranış
dramatics
duygusal davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective behaviors
dürüst davranış
plain dealing
edilgen-saldırgan davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) passive-aggressive behavior
esnek davranış
elastic behaviour
gevrek davranış
(Jeoloji) ductile behavior
gevrek davranış
brittle behaviour
gurur kırıcı davranış
indignity
haksız davranış
tortious act
hayvan gibi davranış
beastliness
ince davranış
sophistication
incitici davranış
stinger
incitici davranış
disservice
insaflı davranış
square deal
ivme davranış spektrumu
(Çevre) acceleration response spectrum
iyi davranış
a good turn
içsel davranış
intrinsic behavior
kaba davranış
impolite behavior
kaba davranış
unmannerly behavior
kaba davranış
gaucherie
kaba davranış
incivility
kadınsı davranış
femininity
kalıplaşmış davranış
conventionality
kibar davranış
kindly bearing
kibar davranış
polite behavior
kötü davranış
bad behavior
kötü davranış
misdemeanour [Brit.]
kötü davranış
misdemeanor
kötü davranış
misconduct
kötü davranış, kötü muamele
(Hukuk) ill treatment
küstahça davranış
lese majesty
mekanik davranış
mechanical behaviour
mekanik davranış
mechanical betraviour
nihai davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) terminal behavior
niyetli davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) intentional behavior
onur lekeleyici davranış
(deyim) a blot on one's escutcheon
onur lekeleyici davranış
(deyim) a blot on escutcheon
oral davranış
oral behaviour
oral davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) oral behavior
ortak bir davranış izlemek
(Hukuk) to proceed by common action
problem davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) problem behavior
problem davranış
problem behaviour
sahte davranış
histrionics
seri davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) serial behavior
soğuk davranış
frost
soğuk davranış
chilliness
tabii davranış
native behaviour
tercihli davranış
(Politika, Siyaset) preferential treatment
tipik davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) typical behaviour
toplumsal davranış
social behavior
tuhaf davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) bizarre behavior
tuhaf davranış
bizarre behaviour
uluslar aşırı ortaklıklar için davranış yasası
(Hukuk) code of conduct on transnational corporations
utanç verici davranış
infamy
uygunsuz (söz/davranış)
out of line
uygunsuz davranış
indecorum
uygunsuz davranış
(Hukuk) improper action
uygunsuz davranış
unbecoming behavior
uygunsuz davranış
improper conduct
uyumsuz davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) maladaptive behavior
uyumsuz davranış
maladaptive behaviour
viskoz davranış
(İnşaat) viscose behaviour
yapmacık davranış
affectation
yersiz davranış
indiscretion
yurttaşlara eşit davranış görüşü
(Hukuk) national treatment doctrine
zincirleme davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) chain behavior
çocuksu davranış
puerility
çocukça davranış
juvenility
ödünsüz davranış
hard line
üzücü davranış
(Politika, Siyaset) deplorable attitude
şeytanca davranış
diabolism
İngilizce - İngilizce

davranış teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

yanlı davranış
Biased behavior
Türkçe - Türkçe
Davranma işi veya biçimi, tutum, davranım, muamele, hareket: "Düşünceleri, davranışları bana ters gelen biriyle bir arada oturamam elbet!"- N. Cumalı
Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı
Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü
Davranma işi veya biçimi, tutum, muamele, hareket
hareket
davranış bilgisi
Görgü kuralları
davranış bozukluğu
İnsan davranışlarının ruhsal dengesizlik nedeniyle normal seyrinin dışına çıkması
Davranışlar
ahval
takınaklı davranış
Bilince takılan ve bütün kurtulma uğraşılarına karşı direnen bir düşüncenin yarattığı davranış
tepkisel davranış
Dış çevreden gelen bir uyarının etkisiyle ortaya çıkan bir davranış
toplumsal davranış
Toplumun değişik türlerinde ve bireyleri arasında sağlanan iletişim etkinliği ve ilişkileri
davranış