Bir zamanlar tam Mary gibi bir kızla çıkıyordum.
- I once dated a girl just like Mary.
Her zaman yaşlı kadınlarla flört ettim.
- I've always dated older women.
Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
- Date of last revision of this page: 2010-11-03
Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü.
- The date on the calendar was September 23, 1964.
Dün gece Jane ile bir randevum vardı.
- I had a date with Jane last night.
Tom'un Cumartesi gecesi bir randevusu yok.
- Tom doesn't have a date for the Saturday night.
Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu.
- Sami wanted to date Layla.
Erkek arkadaşım ve ben ilk buluşmamızda seks yaptık.
- My boyfriend and I had sex on the first date.
Herhangi biriniz arkadaşlarımdan biriyle çıkmakla ilgilenir misiniz?
- Would either of you be interested in going on a blind date with one of my friends?
Hurmayı bademle beraber yemeyi severim.
- I like to eat a date with almonds.
Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı?
- Which do you prefer, raisins, prunes or dates?
Tom Mary ile buluşmaya gitti.
- Tom went on a date with Mary.
Tom'un Mary ile bir öğle yemeği buluşması var.
- Tom has a lunch date with Mary.
Sizin fikirleriniz tamamen çağ dışıdır.
- Your ideas are all out of date.
Bu kitap biraz çağ dışı.
- This book is a little out of date.
Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
- Date of last revision of this page: 2010-11-03
Piknik için tarih belirleyelim.
- Let's fix the date for the picnic.
Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.
Dan, Linda ile buluşmak bile istemiyordu.
- Dan didn't even want to date Linda.
Bu gelenek Edo döneminden kalma.
- This custom dates from the Edo period.
Bu ceketin modası geçmiş.
- This coat is out of date.
Bu ayakkabıların modası geçmiş.
- Those shoes are out of date.
Onlar kısa bir flört yaşadılar.
- They had a brief date.
Kız kardeşimle flört etmene izin vermeyeceğim.
- I won't allow you to date my sister.
Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
- Your opinion seems to be out of date.
Doğum günün hangi tarih?
- Which is the date of your birthday?
Çıkmak için kendi yaşına daha yakın birini bulmaya çalışmalısın.
- You should try to find somebody closer to your own age to date.
Herhangi biriniz arkadaşlarımdan biriyle çıkmakla ilgilenir misiniz?
- Would either of you be interested in going on a blind date with one of my friends?
bence dogru karşılıpı bu.
Pasaport numaranızı ve doğum tarihinizi verin.
- Give your passport number and your date of birth.
Doğum tarihimi yazmayı unuturum.
- I forget to write my date of birth.
Düğün düzenleme sitesi ile tanışma sitesi arasında ne fark vardır?
- What's different between a wedding arrangement site and a dating site?
Sanırım çevrim içi tanışma güvenli değil.
- I think online dating isn't safe.
Tom ve Mary birbirleriyle flört etmekten vazgeçtiler.
- Tom and Mary decided to quit dating each other.
Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.
- In retrospect, Tom realized he shouldn't have been dating both sisters at the same time.
Sami çevrimiçi bir buluşma hizmeti aracılığıyla Leyla ile tanıştı.
- Sami met Layla through an online dating service.
Ben onunla buluşmaya başladım.
- I started dating her.
31 Martın ödeme tarihi olduğunu sana tekrar hatırlatayım.
- Let me remind you again that March 31st is the due date.
Bu ceketin modası geçmiş.
- This coat is out of date.
Bu arabanın modası geçmiş.
- This car is out of date.
Açıkça konuşmak gerekirse, senin düşünce biçimin demode.
- Frankly speaking, your way of thinking is out of date.
Bu eski kitap oldukça demode.
- This old book is quite out of date.
Sanırım bütün ekipmanımız hâlâ güncel.
- I assume all our equipment is still up to date.
Tom'un güncelleştirilmeye ihtiyacı var.
- Tom needs to be brought up to date.
Ebeveynlerim tanışma randevusunda tanıştılar.
- My parents met on a blind date.
Bir tanışma randevusunda tanıştık.
- We met on a blind date.
The Batavian republic dates from the successes of the French arms. - E. Everett.
the date for pleading.
And to have children wise and valorous.
Jessica Simpson reportedly went on a drinking binge after discovering ex- boyfriend John Mayer is dating Jennifer Aniston.
This show hasn't dated well.
What Time would spare, from Steel receives its date.
In the countries of his jornal seems to have been written; parts of it are dated from them. - M. Arnold.
He at once, Down the long series of eventful time, So fixed the dates of being, so disposed To every living soul of every kind The field of motion, and the hour of rest.
So much has been said about Europe's long-awaited date with destiny that it was hard to sort out the predictable hyperbole from the reality.
I'm gonna need date-of-birth information on both o' youse.
After carbon-dating the artifact, the archaeologist determined that it was of late bronze age manufacture.
It is hard to believe that she could be dateless on a Saturday night.
They're so dateless that Burger King will not offer them a job.
It was a couple of years before he even started dating again.
The dresses she wears are quite out of date.
I can't eat this salad, it's out of date.
The Rabbit could not claim to be a model of anything, for he didn’t know that real rabbits existed; he thought they were all stuffed with sawdust like himself, and he understood that sawdust was quite out-of-date and should never be mentioned in modern circles.
Tony Blair insists on remaining in office well past his sell-by date - yet he can afford to go.
Use an up-to-date text for your source.
... and Teddy you know better than to schedule a study date with the boy I've ...
... being out to date and we have to keep updating it. ...