O, bana yüzmeyi öğretti.
- Er lehrte mich schwimmen.
Dün Tom bana yüzmeyi bilmediğini söyledi.
- Gestern hat Tom mir erzählt, dass er nicht schwimmen kann.
Su yüzmek için yeterince sıcak.
- Das Wasser ist warm genug zum Schwimmen.
Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.
- It was such a hot day that we went swimming.
John yüzme kulübündedir.
- John is in the swimming club.
Yüzerek geçmek imkânsız. Nehir çok geniş.
- It's impossible to cross the river by swimming. It's too wide!
Nehri yüzerek geçen bir genç gördüm.
- I saw a boy swimming across the river.
Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.
- It was such a hot day that we went swimming.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Nehri yüzerek geçmeyi başardı.
- He succeeded in swimming across the river.
O nehri yüzerek geçmeyi başardı.
- He managed to cross the river swimming.
O, çocukların havuzda yüzüşünü izledi.
- She watched the children swimming in the pool.
O, çocukların yüzüşünü izledi.
- He watched the boys swimming.
The old man attempted to swim five kilometers.
- Der alte Mann versuchte, 5 Kilometer zu schwimmen.
He went to sea to swim.
- Er ist ans Meer gegangen, um zu schwimmen.