Hiç kimse dans etmekten başka bir şey yapmadı.
- No one did anything but dance.
Tom istemediği sürece Mary ile dans etmek zorunda değildir.
- Tom doesn't have to dance with Mary unless he wants to.
Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
- Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Tom lise balosunda Mary ve sadece diğer üç kız ile dans etti.
- Tom danced with Mary and only three other girls at the high school prom.
Baloya gelmeme izin ver; Ben de dans etmek istiyorum.
- Let me come to the ball; I, too, would like to dance.
Dans etmeni izlemek eğlenceli.
- It's fun to watch you dance.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Tom Mary ile dans etmeliydi.
- Tom should've danced with Mary.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Ben güneşi sevmiyorum, yağmuru ve onun altında dans etmeyi seviyorum.
- I don't like the sun, I prefer the rain and dance under it.
O birçok halk oyunu biliyor.
- He knows many folk dances.
O bir dans müziği plağı aldı.
- She has bought a record of dance music.
1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.
- The term ‘milonguero style tango’ was coined in the early 1990s to describe the style of dancing tango that was prevalent in the milongas of downtown Buenos Aires in the 1950s.
O, bütün gece diskoda dans etmeye devam etti.
- She kept dancing at the disco all night.
O, müzikten çok daha fazla dans etmeyi seviyor.
- He likes dancing, much more music.
Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano eğitimi, Çarşamba ve Cuma günleri dans.
- Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday.
Tom dans pistinde yürüdü.
- Tom walked across the dance floor.
O cevap veremeden Mary Tom'u eliyle yakaladı ve dans pistine götürdü.
- Before he could answer, Mary grabbed Tom by the hand and led him to the dance floor.
O bir dans müziği plağı aldı.
- She has bought a record of dance music.
O birçok halk oyunu biliyor.
- He knows many folk dances.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler.
- Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.
Aoi çok iyi bir dansçıdır.
- Aoi is a very good dancer.
Aoi iyi bir dansçıdır.
- Aoi is a good dancer.
Onun canı dansetmek istedi.
- She felt like dancing.
Step dansını gerçekten oldukça iyi oynuyorsun.
- You really do play tap dance quite well.
Kendime step dansı yapmayı öğretiyorum.
- I'm teaching myself to tap dance.
Kendime step dansı yapmayı öğretiyorum.
- I'm teaching myself to tap dance.
Genç bir kızken step dansı yapmayı öğrendim.
- I learned to tap dance when I was a young girl.
O bir oryantal dansöz.
- She's a belly dancer.
When he goes to the strip club, he is so lucky that he gets lap dance everytime.
Don't make a song and dance about it, I only asked you to be silent!.
Step dansını gerçekten oldukça iyi oynuyorsun.
- You really do play tap dance quite well.
Genç bir kızken step dansı yapmayı öğrendim.
- I learned to tap dance when I was a young girl.
Leyla mükemmel bir dansözdü.
- Layla was a hell of a dancer.
O bir oryantal dansöz.
- She's a belly dancer.
O birçok halk dansını bilir.
- She knows many folk dances.
His eyes danced with pleasure as he spoke.
I danced with her all night long.
Have you ever danced the tango?.
How could your dance card be full already, Martha? You just got here.
My dance card is full this week. How about in two weeks?.
belly-dance expert.
The young women gave him the excitement of his life when they began to dirty dance with him on the dance floor.
The children led us on a merry dance with their stories of strangers and shadows in the night.
Square dance is America's folk dance.
I square danced for three hours last night.
There's a square dance at the school tonight.
Orth'ris began rowlin' his eyes an' crackin' his fingers an' dancin' a step-dance for to impress the Headman.
place, where we boxed, played skittles, step-danced — a place in which I could say to all these dear street-corner, out-of-work people, Come in and spend.
... to dance with me. ...
... [DANCE PARTY MUSIC] ...