damardan

listen to the pronunciation of damardan
Türkçe - İngilizce
intravenous

Children these days don't go to school, but instead receive information intravenously. - Bugünlerde çocuklar okula gitmiyor fakat onun yerine damardan bilgi alıyor.

Referring to the inside of blood vessels (veins) that return fluid back toward the heart This term is most often used when referring to the insertion of a small tube (IV cannula) into a vein through the skin Return to Top
Injection of a substance like a drug into the bloodstream through a vein
A dose of medicine administered from a drip, down through a hollow needle inserted into a patients vein
Intravenous means into or within a vein An intravenous injection is made into a vein
Within or into the veins Intravenous drugs are injected directly into the veins
– introducing a fluid into the bloodstream through a vein (usually in the patient’s forearm)
Into the vein
Intravenous foods or drugs are given to sick people through their veins, rather than their mouths. an intravenous drip. + intravenously intra·venous·ly Premature babies have to be fed intravenously. through or into a vein (=tube in the body taking blood back to the heart)
within or by means of a vein; "an intravenous inflammation"; "intravenous feeding"
Within the veins
injection into a vein
The administration of drugs or fluids directly into the bloodstream
a procedure where fluid or medications are given directly into a patient's bloodstream Generally, EMS providers start an IV and administer fluid or medications
An injection made directly into the vein
Inside the veins
Given into a vein by injection or infusion
Into a vein
Literally, into or within a vein; also refers to fluids and medications that are injected into a vein through a needle or catheter
(in-tra-VEE-nus): IV Injected into a blood vessel
{s} occurring within a vein or veins, entering through a vein
damar
{i} vessel

The nurse hit a blood vessel. - Hemşire damardan enjeksiyon yaptı.

A blood vessel burst inside his brain. - Beyninde bir kan damarı patladı.

damar
vein

Tom has varicose veins. - Tom'un varisli damarları var.

When he shouted, the veins in his neck stood out clearly. - O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.

damardan almak
taking an injection
damardan vermek
shoot up
damardan vermek
transfuse
damar
vascular
damar
rift
damar
core
damar
(Madencilik) lode
damar
(Coğrafya) seam
damar
(Madencilik) large
damar
(İnşaat) veining
damar
bad temper
damar
stem
damar
vein (in marble, a rock); seam; lode
damar
blood vessel, vein; vein, lode; vein, character; bad temper
damar
phlebo
damar
(ağaç vb.) streak
damar
string
damar
vein, artery, or vessel (in which blood flows)
damar
(yaprak) nerve
damar
blood vessel

A blood vessel burst inside his brain. - Beyninde bir kan damarı patladı.

The nurse hit a blood vessel. - Hemşire damardan enjeksiyon yaptı.

damar
grain

It's easier to cut wood with the grain. - Tahtayı damar yönünde kesmek daha kolaydır.

damar
scrapeam
damar
vas
damar
vaso
İngilizce - İngilizce

damardan teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

damar
any of various hard resins from trees of the family Dipterocarpaceae and of the genus Agathis; especially the amboyna pine
damar
{i} dammar, hard resin used in making varnish and oil paints
Türkçe - Türkçe

damardan teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

DAMAR
(Osmanlı Dönemi) Mermer ve ona benzer dalgalı şeylerdeki çizgiler
DAMAR
(Osmanlı Dönemi) Irk
DAMAR
(Osmanlı Dönemi) t. İstidad. Huy, tabiat, inat
DAMAR
(Osmanlı Dönemi) Damar veya köke benzeyip bir cismin her tarafına uzanan yollar
DAMAR
(Osmanlı Dönemi) Toprağın içindeki maden filizleri ve su tabakası
DAMAR
(Osmanlı Dönemi) İnsan bedeninde kanın dolaştığı yollar, şiryan
Damar
reg
Damar
filon
Damar
(Osmanlı Dönemi) MEZHAR
Damar
via
damar
Kanın vücudun çeşitli kısımlarına taşınmasını sağlayan kanal
damar
Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı
damar
Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ
damar
Soy, yaradılış
damar
Böceklerde kanat zarınıdik tutmaya yarayan organ
damar
Huy, mizaç. İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru
damar
Mermerde, bazıtaşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi
damar
Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi
damar
Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal: "Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu."- P. Safa
İngilizce - Türkçe

damardan teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

damar
ağaç reçinesi
damardan