He listens to a short wave radio station.
- O bir kısa dalga radyo istasyonu dinliyor.
The ear canal sends sound waves to the eardrum.
- Kulak kanalı, kulak zarına ses dalgaları gönderir.
It is not good to ridicule him in public.
- Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.
He wants to make fun of me.
- O benimle dalga geçmek istiyor.
The little boat bobbed on the rough sea.
- Tekne dalgalı denizde şiddetle sallandı.
The sea is pretty rough today.
- Deniz bugün oldukça dalgalı.
What is the light's wavelength?
- Işığın dalga boyu nedir?
I really feel like we're on the same wavelength.
- Gerçekten aynı dalga boyunda olduğumuzu hissediyorum.
It is not good to ridicule him in public.
- Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.