In the first place, you should be punctual.
- İlk etapta, dakik olmalısın.
Can't you ever be punctual? I have been waiting here for one hour.
- Hiç dakik olamaz mısın? Bir saattir burada bekliyorum.
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
- Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
Tom was exactly twelve minutes late.
- Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.
She doesn't like unpunctual people.
- O, dakik olmayan insanları sevmez.