Walking from the station to the house takes only five minutes.
- İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
Walking from the station to the house takes only five minutes.
- İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
Stir once every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
The bus will arrive at the station in fifteen minutes.
- Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek.
Walking from the station to the house takes only five minutes.
- İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
One minute has sixty seconds.
- Bir dakikada altmış saniye vardır.
He missed the train by one minute.
- Bir dakika ile treni kaçırdı.
Just a moment. I haven't made up my mind yet.
- Bir dakika. Henüz kararımı vermedim.
Could you please wait just a moment for us? Then we'll go with you.
- Bizim için sadece bir dakika bekleyebilir misiniz lütfen? Sonra biz sizinle geleceğiz.