daireli

listen to the pronunciation of daireli
Türkçe - İngilizce
dwelling
A habitation; a place or house in which a person lives; abode; domicile

Philip's dwelling fronted on the street. - Alfred Tennyson.

{n} a habitation, abode, state of life
A building for human habitation, which shall not include a trailer or other mobile living unit or hotel, dormitory, hospital or rooming house
The structure on the residence premises shown in the declarations, used principally as a private residence, including attached structures
present participle of dwell
The living quarters occupied, or intended for occupancy, by a household
The living quarters occupied, or intended for occupancy, by a household top
A building or portion thereof which meets the following criteria: Designed, used or intended to be used exclusively as year-around and complete living quarters for one family or household; Provides cooking and bathroom facilities and an independent entrance from the outside or from a common hall or entryway; Meets applicable requirements of the New York State Uniform Fire Prevention and Building Code For purposes of this ordinance a dwelling does not include a hotel, motel, rooming house, dormitory, fraternity, sorority, camping trailer, tourist home or similar building [top]
A building occupied exclusively for residential purposes by not more than two families
A building designed for use as a residence for no more than four families or a single-family unit in building under a condominium form of ownership
A building or portion thereof, designated exclusively for residential occupancy, but not including hotels, motels, boarding houses, tents, cabins, or motor homes/travel trailers
A method of making a selection from an on-screen keyboard by holding the mouse cursor over a selection for a designated period of time This prevents the user from having to send a mouse click to choose the selection
The dwelling, as defined in a homeowners insurance policy, the structure used as a private residence, including structures attached to the dwelling on the same or contiguous foundation
Any building, structure or part thereof used and occupied for human habitation or intended to be so used, including any appurtenances Many municipalities have adopted ordinances relating to the repair, closing and demolition of dwellings unfit for human habitation
A dwelling or a dwelling place is a place where someone lives. Some 3,500 new dwellings are planned for the area = home. S2 a house, apartment etc where people live
"Dwelling" means a building or portion thereof used exclusively for residential purposes, including one-family, two-family and multiple family dwelling(s), but not including hotels or boarding houses
The building in which a person lives
housing that someone is living in; "he built a modest dwelling near the pond"; "they raise money to provide homes for the homeless"
daire
{i} department

We all know what we owe to our country. The tax department lets us know. - Ülkemize ne borçlu olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Vergi dairesi bize bildirir.

The head of our department is a man named Tom Jackson. - Bizim dairenin başkanı Tom Jackson adında bir adam.

daire
{i} apartment

It isn't a real apartment. - O, gerçek bir daire değildir.

We rented an apartment when we lived in New York. - New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.

daire
round

I'd like to buy everyone a round. - Herkese bir daire almak istiyorum.

daire
board
daire
rooms

I want to rent an apartment with two rooms. - İki odalı bir daire kiralamak istiyorum.

Our flat has five rooms. - Bizim dairemizin beş tane odası var.

daire
apartments
daire
(Tıp) circulus
daire
(Matematik) closed disc
daire
(Turizm) suit
daire
(Matematik) circular region
daire
(Argo) unit
daire
pad
daire
circ
daire
(Bilgisayar) rounds
daire
cycle
daire
compartment
daire
ring
daire
circle

Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium. - Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.

It no longer seems to be a perfect circle. - O, artık mükemmel bir daire gibi görünmüyor.

Daire
welfare office
daire
circle round
daire
circle; department, office, bureau; flat, apartment, dwelling; limit, range
daire
room, section
daire
disc

Sami discovered Layla's body in her apartment. - Sami, Leyla'nın cesedini Leyla'nın dairesinde buldu.

Sami's decapitated body was discovered inside Layla's apartment. - Sami'nin kafası kesilmiş cesedi Leyla'nın dairesinde keşfedildi.

daire
apartment, flat
daire
(Hukuk) agency, office
daire
hoop
daire
department, section (of an administrative office)
daire
bureau

The weather bureau says it will rain tonight. - Metoroloji dairesi bu gece yağmur yağacağını söylüyor.

daire
verge
daire
tambourine
daire
(Geometri) circle
daire
range, limits (of a discussion)
daire
(Hukuk) (mahkeme) chamber
daire
{i} circuit
daire
{i} chamber
daire
division
daire
orb
Türkçe - Türkçe
Dairesi olan
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Hezimet ve musibet. Beliye-i muhita
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Ev veya apartman katı
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Yazıhane
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Bir manevi te'sirin hükmü geçtiği mahal
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Çember, düz yuvarlak şekil
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Büyük bir idare adamının makamı
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Sınır içi
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Büro, büyük ev, konak
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Resmi hükümet makamlarından her biri
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Dönüp dolaşıp meydana gelen hâdise ve inkılâb
DAİRE
(Osmanlı Dönemi) Mat: Merkezden aynı uzaklıktaki noktaların çevirdiği düzlük parçası
Daire
kat
Daire
mak
Daire
teğre
daire
Bir çemberin içinde kalan düzlem parçası
daire
Zilli tef
daire
Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm: "Yemeği, selamlık dairesinin üst katındaki yemek salonunda yediler."- M. Ş. Esendal
daire
Belli sınır, ölçü
daire
Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri ve bunların içinde çalıştıkları yapı
daire
Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat: "Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş."- H. F. Ozansoy
daire
Belirli devlet işlerini çevirmekle görevli kuruluşlardan her biri ve bunların içinde çalıştıkları yapı: "Eskiden hem bir dairede beraber bulunmuşlar, hem de silah arkadaşlığı etmişlerdi."- R. H. Karay
daire
Soyut kavramlarda belli sınır, ölçü
daire
Bir yapı veya gemide belli bir işe ayrılmış bölüm
daire
Saz takımında usul vurmaya yarayan tef
daire
Bir yapının konut olarak kullanılan bölümlerinden her biri, kat
daireli