daha iyi

listen to the pronunciation of daha iyi
Türkçe - İngilizce
better

I'm feeling a lot better. - Çok daha iyi hissediyorum.

A laptop is better than a desktop. - Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.

preferable

It would be preferable for you to surrender. - Teslim olmanız daha iyi olurdu.

Peace is preferable to war. - Barış savaştan daha iyidir.

better still
(Konuşma Dili) stand head and shoulders above
(deyim) a cut above
betters
{e} atop
{e} out

Maybe it would be better if I were to just stay inside. Who wants to go out when the weather's like this? - Belki içerde kalsam daha iyi olur. Hava böyleyken kim dışarı çıkmak ister?

Tom probably has better things to do than hang out with us. - Tom'un muhtemelen bizimle takılmaktan yapacağı daha iyi şeyleri vardır.

atop of
ahead of
(Bilgisayar) better quality
all the better
superior to

He is superior to her in math. - Matematikte ondan daha iyi.

better to
be better
more decent
the better
greater good
daha iyi çalmak
outperform
daha iyi yapmak
outperform
daha iyi oynamak
outperform
daha iyi yeğ
I'd prefer better
daha iyi atlamak
outjump
daha iyi bir oda gösterir misiniz
Would you please show me a better room
daha iyi bir şey var mı
Is there anything better
daha iyi canlandırmak
outact
daha iyi dövüşmek
outfight
daha iyi düşününce
on second thoughts
daha iyi hissediyorum
I feel a little better
daha iyi koşullar aramak
seek greener pastures
daha iyi olabilir
improvable
daha iyi oynamak
outplay
daha iyi oynamak
outact
daha iyi sürmek
outride
daha iyi tanımak
have the advantage of smb
daha iyi tanıyınca
on better acquaintance
daha iyi uzanmak
outreach
daha iyi yapmak
do better
daha iyi yapmak
better

We have to do better next time. - Gelecek sefer daha iyi yapmak zorundasın.

Tom has to do better on the next test or he'll fail my class. - Tom bir sonraki sınavda daha iyi yapmak zorunda yoksa benim dersimde başarısız olacak.

daha iyi şekilde
better

We know we can do better. - Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.

No matter how hard I try, I can't do it any better than she can. - Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.

bir gömlek daha iyi
(deyim) cut above
daha da iyi
yet better
daha da iyi
all the better
daha da iyi
even better

You can see the stars with your naked eye, and even better through a telescope. - Yıldızları çıplak gözle, hatta daha da iyisi teleskopla görebilirsin.

She's rich, and even better, she's gorgeous. - O zengin ve daha da iyisi o çok güzel.

düşmandan daha iyi manevra yapmak
outgeneral
düşünüp daha iyi bir yolunu bulmak
think up
gitsen daha iyi
you had better go
kıyasla daha iyi olmak
rate high with smb
metro ile giderseniz daha iyi olur
You'd better take subway
otobüs ile giderseniz daha iyi olur
You'd better take the bus
taksi ile giderseniz daha iyi olur
You'd better take the taxi
yapmasan daha iyi
you had better not
çok daha iyi
heaps better
çok daha iyi
head and shoulders above
çok daha iyi
streets ahead of
çok daha iyi
all the better
daha iyi