I was obliged to go out yesterday.
- Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
I would rather stay at home than go out.
- Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
Sami wanted to move out.
- Sami dışarı çıkmak istiyordu.
Which student went out?
- Hangi öğrenci dışarı çıktı?
Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
Mother has just gone out shopping.
- Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.
I'm afraid he's just gone out.
- Maalesef o az önce dışarı çıktı.