I think that will go smoothly.
- Bunun düzgünce gideceğini düşünüyorum.
The opening statement went smoothly.
- Açılış konuşması düzgünce gitti.
Try to write in plain English.
- Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
I'm just a plain old office worker.
- Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.
I want to go straight.
- Ben düz gitmek istiyorum.
Lidia has blonde straight hair.
- Lidia'nın sarı düz saçları var.
She got a flat tire on her way home.
- O eve giderken düz bir lastik aldı.
This child believes that the earth is flat.
- Bu çocuk dünyanın düz olduğuna inanmaktadır.
Tom has been calling me regularly every evening.
- Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.
Her birthday party will be held tomorrow evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam düzenlenilecek.
Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
- Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
There is no regular boat service to the island.
- Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.
I can't think straight right now.
- Şu anda düzgün düşünemiyorum.
You must put these mistakes right.
- Bu hataları düzeltmelisin.
I'm going to raise my English level.
- İngilizce düzeyimi yükselteceğim.
I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.
- Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.
Go straight on, and you will find the store.
- Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
The plane rose sharply before leveling off as it left the coast.
- Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.
We were arguing on different planes to the last.
- Biz farklı düzlemler üzerinde tartışıyorduk.
The toilet doesn't flush properly.
- Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Where are the plates arranged?
- Plakalar nerede düzenlenmiş?
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
- O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.